Yalıner A. İ., Begeç H. (Yürütücü)
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2020 - 2021
Yapı-çevre etkileşimi yıllardır mimarlık
alanında araştırma konusu olarak ele alınmaktadır. Yapının tasarımı aşamasında
inşa edilecek alana ait veriler tasarıma girdi olarak yansımaktadır. Bu veriler
çoğunlukla yapının taşıyıcı sistemi, cephe malzemesi, yalıtımı, ışığa erişimi
vb. gibi inşai ihtiyaçlarının tasarlanması için kullanılmaktadır. Ancak günümüzde
büyük ölçekli çevre sorunlarının ortaya çıkması ile birlikte yapı ve çevre
ilişkisi araştırmaları farklı bir boyut kazanmıştır.
Küresel iklim dengesinin bozulduğuna dair
yapılan araştırmalarda, durumun insan kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Özellikle
inşa edilen yapıların aydınlatma, iklimlendirme gibi konfor koşullarının
sağlanmasında harcanan enerji, mevcut kaynakların verimsiz kullanılması
nedeniyle çevreye zarar veren boyutlara ulaşmıştır. İnşa edilen yapıların
hacimleri arttıkça kullanıcı sayısı ve konfor ihtiyaçları da artmaktadır. Yapı
tipolojisi açısından bakıldığında kütlesel hacmi en fazla olan yapılar, yüksek
yapılardır.
19. yüzyıl ile birlikte yüksek yapılaşma
süreci başlamıştır. Başlangıçta yüksek yapılarda karşılaşılan sorunlar inşa temelli
sorunlardır. Teknoloji ilerledikçe yüksek yapıların inşa sorunları azalmıştır. Yüksek
yapıların artan sayılarına bağlı olarak,
yakın çevrelerinde oluşan yeni sorunlar görülmüştür. İnşa edilen ilk yüksek
yapıların yükseklikleri 100 metre altında iken, günümüzde 800 hatta 1000 metre
seviyelerine gelmiştir. Ayrıca yine inşa edilen ilk yüksek yapılar, kent
içerisinde genellikle tekil halde yer alırken, günümüzde yüksek yapıların
bölgesel ve çoklu inşası söz konusudur. Bu durum yüksek yapıların yakın çevresinde
oluşan sorunlarına artmasına neden olmaktadır. Yüksek yapı yakın çevresinde
oluşan sorunlar; altyapı, trafik, gürültü, hava kirliliği, ısı artışı, rüzgar
düzensizliği gibi farklı başlıklara ayrılabilir. Proje kapsamında özellikle
yüksek yapıların iklim ile etkileşim sorunları, ısı odaklı olarak
incelenmektedir.
Yüksek yapıların tekil olarak yer aldığı
alanlarda iklim sorunları sınırlı ölçekte kalmaktadır. Ancak yüksek yapıların
yoğun olarak inşa edildiği bölgelerde iklim sorunlarının da daha büyük olduğunu
gösteren araştırmalar bulunmaktadır. Proje, yüksek yapıların kütle biçimleri
ile yakın çevrede oluşturdukları ısısal iklim etkileri arasındaki ilişkinin
nasıl olduğunu belirleyebilmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda, projede mevcut
yüksek yapıların kütle biçimlenme kararları ısı kaynaklı olarak incelenmektedir.
Yapıların mevcut konumları ve birbirleri ile olan ilişkileri temel ısı kaynağı
olan güneş yönüne ve açısına bağlı olarak irdelenmiştir. Bu incelemeler sanal
ortamda yapı kütleleri üzerinde yapılan test sonuçları ile, yakın çevre ısı
değişimlerini ölçmek için çekilen termal fotoğraflar ile karşılaştırılarak
öneri bir kütle modeli geliştirilmektedir. Geliştirilen kütle modeli yere özgü
olsa da, izlenecek yöntem ile farklı alanlarda yeni metodik çalışmalar yapmak
mümkün olacaktır. Geliştirilen öneri model ve izlenen yöntem ile tasarım aşamasında
yüksek yapı-ısı etkileşimi bağlamında kararlar alınmasına olanak sağlanması amaçlanmaktadır.
Böylece yüksek yapıların inşasından sonra optimal ısı etkisi sağlanması ve mevcut
enerjinin verimli olarak kullanılması hedeflenmektedir.