Neonatal tarama programında konjenital adrenal hiperplazi taraması pozitif saptanarak Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı'na yönlendirilen yenidoğanların retrospektif değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2024

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: BERFİN ORHAN

Danışman: Korcan Demir

Özet:

Giriş: Konjenital adrenal hiperplazi (KAH), kortizol sentezinde görev alan enzimlerden birinin eksikliğinden kaynaklanan, otozomal resesif kalıtılan bir hastalıktır. Tuz kaybıyla giden formu, kız olgularda genellikle doğumda kuşkulu genital yapı ile belirti vermekle beraber ileri virilize olgular erkek olgularla karışabilmektedir. Hastalık tanınmazsa hayatın ilk 3 haftasında tuz kaybı krizi (hiponatremi, hiperpotasemi, asidoz, hipovolemi ve şok) gelişir. Ülkemizde yenidoğanlarda KAH taraması ulusal neonatal tarama programına (NTP) 2022 yılında dahil edilmiştir. Taramada pozitif saptanıp kliniklere yönlendirilen olguların nasıl değerlendirileceği ve takip edileceği konusunda farklı uygulamalar bulunmaktadır.

Amaç: Ulusal KAH taraması pozitif sonuçlanıp Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı’na getirilen olguların tarama sonuçları, klinik özellikleri, takip verileri ve bu veriler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

            Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Ocak 2022-Haziran 2023 tarihleri arasında NTP'de KAH pozitifliği saptanması üzerine polikliniğimize getirilen 21 olgu dahil edildi. Tüm olguların antenatal öyküsü, doğum bilgileri, anamnez, fizik muayene, birinci ve ikinci basamak tarama sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Term, preterm, orta ve geç preterm olgular, ilk başvuruda klinik özelliği olmayan 17-OHP değeri >2 ng/mL ve £2 ng/mL olan olgular, kan alınmadan klinik izlem yapılan olguların tarama, klinik ve laboratuvar verileri değerlendirildi. Olguların verileri uygun istatiksel yöntemle IBM SPSS Statistics Version 29.0.0.0 paket programı kullanılarak karşılaştırıldı.

            Bulgular: Ortanca 17 günlükken getirilen olguların 14’ü erkek (%67), 7’si kız (%33)

olup çoğunluğu prematüreydi (n=14, %67). İlk başvuruda, 11 günlük bir erkek olguda (%4,7) hafif klinik ve laboratuvar bulgularla tuz kaybettiren KAH saptandı; diğer olgularda kilo kaybı, belirsiz dış genital yapı ya da hiperpigmentasyon bulunmuyordu. Dört olguda (%19) 17-OHP değeri £ 2 ng/mL bulundu ve izlem sonlandırıldı, kalan 16 hasta (%76) tetkik gerekmediği ya da 17 OHP değeri >2 ng/mL bulunduğu için izleme alındı. Preterm olgularda hastalık saptanmadı. Takipte bir kız hasta 10 aylıkken belirginleşen laboratuvar bulguları ile basit virilizan KAH tanısı aldı. İzlemde hiçbir hastaya ACTH uyarı testi uygulanmadı. İzlemde hiçbir hastaya ACTH uyarı testi uygulanmadı. Tarama testi sonuçlarındaki yönlendirme kriterlerinden 21-deoksikortizol eşik değerinin hem duyarlılık (%100) hem özgüllük (%88,9) değerinin yüksek olduğu ancak 17-OHP ve (21-deoksikortizol+17-OHP)/kortizol oranının yüksek yanlış pozitif sonuca (sırasıyla; duyarlılık %100, özgüllük %11,1 ve duyarlılık %50, özgüllük %5,6) neden olduğu görülmüştür. Çalışma dönemi içinde bölümümüze taramada atlanan tuz kaybettiren KAH olgusu getirilmemiştir.     

            Sonuç: Tarama sayesinde iki olgu (%9,5) klinik tabloları tam oturmadan önce 21-hidroksilaz eksikliğine bağlı klasik KAH tanısı almıştır, bu olguları yakalamada taramanın ikinci basamağındaki 21-deoksikortizol ve 17-OHP eşik değerleri başarılı olmuştur. Diğer yandan, 17-OHP düzeyleri yüksek yanlış pozitif sonuçlara neden olmuştur. Taramadan yönlendirilen ancak 21-deoksikortizol düzeyi normal olan olgularda klinik bulguların ve ACTH uyarı testi yapılmadan 17-OHP düzeyinin takibi yeterli olacaktır.