Polieter iyonoforlarin Nöroblastomda Potansiyel Anti-Kanser Etkilerinin İncelenmesi


Tezin Türü: Bütünleşik Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Dokuz Eylül Üniversitesi, Onkoloji Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2024

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Gamze SANLAV

Asıl Danışman (Eş Danışmanlı Tezler İçin): Hatice Nur Olgun

Eş Danışman: Zekiye Sultan Altun

Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu

Özet:

Nöroblastom, sempatik sinir sisteminin nöral krest progenitör hücrelerinden

kaynaklanan ve küçük çocukları etkileyen gelişimsel bir neoplazmıdır. Yüksek risk

hastalarda sağkalım oranları yoğun multimodal kemoterapiye rağmen oldukça

düşüktür. Bu nedenle mevcut kemoterapötik yaklaşımlara yardımcı ya da alternatif

ajanların geliştirilmesi önem arz etmektedir. Polieter iyonoforlar, doğal olarak oluşan

bileşiklerin çok büyük ve önemli bir grubudur. Son yıllarda bu tür bileşiklere olan

ilginin arttığı gözlenmektedir. Polieter iyonoforlarım ökaryotik hücredeki birincil

rolünün, makrofajlarda iyonların transmembran değişimi nedeniyle proton

gradyanının kaybı olduğunu, bunun da lizozomlarda pH'ın artmasına ve lizozomal

bozunmanın engellenmesine neden olduğun gösterilmiştir. Otofajinin tümör

başlangıcı ve gelişiminde önemli bir rol oynadığına inanılmaktadır. Tümör hücreleri

koruyucu otofajiyi indüklediğinde, otofajinin inhibisyonu apoptozu aktive ederek

tümör hücrelerini tedaviye duyarlı hale getirmenin bir yolunu sağlayabilir.

Bu çalışma, K41-A'nın nöroblastom hücre hatlarında ve in vivo nöroblastom

ksenograft modelinde potansiyel anti-kanserojenik etkilerini değerlendirmeyi

amaçlamaktadır. K41-A'nın otofaji ve apoptoz üzerindeki etkisi otofaji (LC3-II,

p62/SQSTM1 ve Beclin-1) ve apoptoz (PARP-1, kaspaz-3, kaspaz-8 ve kaspaz-9) ile

ilişkili protein ve mRNA seviyeleri ile değerlendirilmiştir.

Yapılan tez çalışmasında SH-SY5Y ve KELLY nöroblastom hücre hatlarında

K41-A’nın tek başına ve sisplatin ile birlikte anti-kanser etkinliği incelenmiştir. Her

iki hücre hattında da K41-A tek başına ve sisplatin ile birlikte anti-proliferatif etki

göstermiş olup sisplatinle birlikte uygulandığında her iki ajanın tek başlarına

uygulandığı gruplara kıyasla anlamlı derecede hücre canlılığını azaltmayı başarmıştır.

K41-A’nın anti-proliferatif etkisinden sorumlu mekanizmasını aydınlatmak amacıyla

hücre ölüm yolakları araştırılmıştır. K41-A’nın nöroblastom hücre hatlarında otofaji

inhibisyonu ile birlikte aynı zamanda apoptoz indüksiyonuna neden olduğu

gözlenmiştir. Sisplatin ve K41-A birlikte uygulandığında ise hücrelerde daha yüksek

oranda apoptoz gerçekleştiği gösterilmiştir. Bununla birlikte, K41-A sisplatin

uygulamasına bağlı olarak artan otofajiyi nöroblastom hücrelerinde inhibe etmektedir.

Böylece sisplatinin indüklediği koruyucu otofajiyi ortadan kaldırarak hücrelerin

apoptoza yönelmesine yardımcı olur. Bu tez çalışması kapsamında gerçekleştirilen in

vivo nöroblastom ksenograft modeli sayesinde ise K41-A’nın nöroblastom tümör

büyümesini anlamlı derecede yavaşlattığı ve bu anti-karsinojenik etkinin sisplatin ile

kombinasyon halinde bu etkinin daha da belirgin olduğu gösterilmiştir. In vitro

sonuçlar ile uyumlu olarak in vivo sonuçlar da K41-A’nın apoptoz indüksiyonu

yaparken hücresel otofajiyi inhibe ettiği görülmüştür.