SİNEMADA GERÇEKLİK TARTIŞMALARI: BİR ÖRNEKLEM OLARAK BÉLA TARR SİNEMASI


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2022

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Duygu Kaya

Danışman: Dilek Tunalı

Özet:

ÖZET

Felsefeden sanata, bilimden soru sorma kabiliyetine sahip münferit bireylere; kısacası yaşamı bir uçtan diğer uca kaplayan algı ve yaratım eylemlerinin ortak nesnesi gerçekliktir. Gerçeklik olumsuzlanırken dahi, asli nesne olma özelliğini korumaktadır. Sinemanın ilk çıktığı yıllarda uyandırdığı eşsiz heyecanın arkasında yatan aktör yine gerçeklik olmuştur. Perdeye gündelik hayatın görüntülerinin yansıyışı, henüz böylesi bir deneyime dair bir referans noktası olmayan ilk izleyicilerde; tekinsizlik, heyecan, korku, hayret ve nihayetinde hayranlık ve büyülenme şeklinde ortak duygulanımlar üretmiştir. Bu yüksek duygulanıma sebep olan şey elbette sinemanın o ana dek büyüye atfedilen eşsiz özelliği olmuştur: gerçekliğin üretimi. Tam da bu noktada film teorisinin gerçeklik ile ilişkisine dair bir lügat oluşmaya başlamıştır. Gerçekliğin yeniden üretimi, temsili, taklit edilmesi, illüzyonu gibi ifadeler bu tezin de araştırmayı arzu ettiği sinemada gerçeklik olgusunun çıkış noktasını oluşturmaktadır. Sinema gerçekliği yeniden üretip üretmediği ve sinemasal gerçeklik başlı başına bir gerçeklik olup olmadığı tezimizin asli sorusu olmuştur. André Bazin ve Gilles Deleuze’ün sinema felsefeleri bu bağlamda eleştirel ve karşılaştırmalı bir metotla değerlendirilmiştir. Film teorisinden çeşitli tartışmalar incelenirken Béla Tarr filmleri üzerinden de bu tartışmaların pratik bir incelenmesi yapılmıştır. Béla Tarr sineması yönetmenin gerçekliği kavrayışı ışığında politik tutumu, yönetmenlik etiği ve filmsel estetiği bağlamında bir bütün olarak ele alınmış ve yönetmenin filmlerinde gerçekliği nasıl kuruduğu incelenmiştir.