Gebeliğin Geç Döneminde Hipertansiyon ve HELLP Sendromu: Bir Olgu Sunumu


Creative Commons License

Delibaş Ş., Okudan S., Mermer S. C., Ay M., Mevsim V.

19. AİLE HEKİMLİĞİ GÜZ OKULU, Gazimagusa, Kıbrıs (Kktc), 24 - 28 Eylül 2025, ss.1, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Gazimagusa
  • Basıldığı Ülke: Kıbrıs (Kktc)
  • Sayfa Sayıları: ss.1
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Gebeliğin Geç Döneminde Hipertansiyon ve HELLP Sendromu: Bir Olgu Sunumu

Şeyma Delibaş, Sultan Kaya, Cansu Mermer, Mekan Ay, Vildan Mevsim
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile hekimliği Ana Bilim Dalı, İzmir, Türkiye

Amaç: Gestasyonel hipertansiyon, gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan ve zamanında müdahale edilmediğinde preeklampsi ya da HELLP sendromu gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilen önemli bir obstetrik sorundur. HELLP sendromu; hemoliz (kan hücrelerinin parçalanması), elevated liver enzymes (karaciğer enzimlerinde yükselme) ve low platelets (trombosit sayısında azalma) ifadelerinin baş harflerinden oluşan, ciddi bir klinik tablodur. Bu olgu sunumunda, geç gebelik döneminde hipertansiyon ile başvuran bir hastada gelişen HELLP sendromu süreci ve birinci basamak hekiminin erken tanı ile yönlendirmedeki rolü ele alınmıştır.

Yöntem: Olgu sunumu

Bulgular: Birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuran 36 yaşında, yardımcı üreme teknikleri (in vitro fertilizasyon – IVF) ile gebe kalan hasta, 36. haftada evde 160/90 mmHg ölçülen tansiyon nedeniyle aile sağlığı merkezine (ASM) başvurmuştur. ASM'de tansiyon 155/85 mmHg, nabız 82/dk, SpO₂ %97, ateş 36.7°C olarak ölçülmüş; bilateral +2 pretibial ödem saptanmış, idrarda proteinüri başlangıçta görülmemiştir. Hasta ileri değerlendirme amacıyla kadın doğum polikliniğine yönlendirilmiştir. Kadın doğum polikliniğinde alfa metildopa başlanmış, ilk vizitlerde tansiyon değerleri 120/70, 120/75 ve 120/60 mmHg düzeylerinde seyretmiştir. Ancak takip eden kontrollerde yeniden tansiyon yükselmesi (TA: 140/85 mmHg) izlenmiş, doz 2x1’den 3x1’e çıkarılmıştır. Ek olarak istirahat önerilmiş ve tuz kısıtlaması uygulanmıştır.
Hastanın sonraki gebe izleminde +2 gode bırakan pretibial ödemin sürdüğü, idrarda protein (eser), eritrosit: 7, lökosit: 11 saptanmıştır. Proteinüri saptanması üzerine hasta kadın doğuma tekrardan sevk edilmiştir. Laboratuvar incelemelerinde aspartat aminotransferaz (AST): 307 U/L, alanin aminotransferaz (ALT): 427 U/L ve trombosit (PLT): 58.000/mm³ değerleri saptanmıştır. HELLP tanısı konularak acil sezaryen gerçekleştirilmiştir. Gebeliğin 37. haftasında doğan bebek için yoğun bakım gereksinimi olmamıştır. Postoperatif 1. gün AST: 246 U/L, ALT: 353 U/L, PLT: 96.000/mm³, laktat dehidrogenaz (LDH): 400 U/L; 2. gün AST: 270 U/L, ALT: 498 U/L, PLT: 130.000/mm³, LDH: 300 U/L; 3. gün AST: 96 U/L, ALT: 337 U/L, PLT: 155.000/mm³ olarak izlenmiştir. Hem maternal hem de neonatal klinik seyir stabil olup taburculuk kararı verilmiştir. Postpartum biyokimyasal tetkiklerde PLT: 265.000/mm³, AST: 24 U/L, ALT: 26 U/L olup, diğer hematolojik parametrelerde patoloji saptanmamıştır. Klinik ödemin de gerilediği gözlenmiştir.

Sonuç: Bu olgu, geç gebelikte hipertansiyonla başvuran bir hastada birinci basamak hekiminin dikkatli klinik değerlendirme, doğru yönlendirme ve zamanında sevk ile hayati önem taşıyan bir obstetrik komplikasyonun etkin şekilde yönetilebileceğini göstermektedir. HELLP sendromu gibi ciddi tabloların komplikasyonsuz atlatılmasında, birinci basamak sağlık hizmeti sunucularının gebelikte hipertansif bozukluklara yönelik bilgi, farkındalık ve karar verme becerisi kritik rol oynamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Birinci basamak sağlık hizmeti, Gestasyonel hipertansiyon, HELLP sendromu