16. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Kongresi , İstanbul, Turkey, 12 - 15 November 2020, vol.28, no.8, pp.9
Giriş: Periferik arter hastalığı özellikle ilerleyen yaşlarda görülme sıklığı artan ateroskleroz temelinde gelişen önemli bir
hastalıktır. Medikal ve klasik cerrahi tedavinin etkisiz kaldığı durumlarda PAH’lı kişilere uygulanacak tedaviler için yeni
alternatif modeller geliştirilmektedir. Çalışmada PAH tedavisinde kullanılması için ratlarda polimere depolanmış endotel
hücreleriyle artifisyel kapiller ağ oluşturma modeli geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Otuz beş adet Wistar-Albino sıçanın beş farklı gruba ayrıldı. Polietilen glikol yapıdaki polimerin içerisine çoğaltılmış
İnsan Umblikal Veni Endotel Hücreleri (HUVEC) konuldu. Hücre yüklü polimer sıçanların arka bacak kısımlarına implante
edilmiş ve sıçanlar 14. ve 28. günlerde sakrifiye edilerek incelenmek üzere doku örneği alındı. İmmünohistokimyasal
incelemede oluşan damar yapısının incelenmesi için VEGF, CD31, α-SMA, ANG-1 belirteçleri kullanıldı.
Bulgular: Endotel skorlaması ve VEGF evrelemesine göre boş polimerler ile dolu polimerler arasında hem 14. gün ve 28. gün
alınan kesitlerde istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Dolu polimerlerin 14. ve 28. gün alınan kesitleri arasında da
istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edildi. Yirmi sekizinci gün alınan kesitlerde damar oluşumu daha fazla gözlendi. ANG-1
ve α-SMA parametrelerinin incelenmesinde sadece 28. günde alınan boş ve dolu polimerler arası damar oluşumu açısından
istatistiksel olarak fark saptandı. CD31’in incelenmesi sonucu ise buna ek olarak 14. gün alınan boş ve dolu polimerlerin damar
oluşumu açısından da fark saptandı (p<0.05).
Sonuç: Bulgular literatürler ışığında değerlendirildiğinde sıçanlara endotel yüklü polimerin implante edilmesiyle damar
oluşumunun arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Hücre yüklü polimerlerin 28. günde alınan örneklerde daha fazla damar oluşturması
damar oluşumu açısından optimum süreyi bulabilmek amacıyla daha farklı çalışmaların yapılması gerektiğini ortaya koymuştur.
Epidemiyolojik kanıt piramidinin en üstünde yer alan randomize kontrollü klinik çalışmalara konu olabilmesi için hayvan
deneyleriyle en iyi hücre tipi, en iyi biyomateryal ve optimum süre bulunmalıdır.