KLIMIK DERGISI, vol.37, no.2, pp.131-136, 2024 (ESCI)
Amaç: Seftriakson ve metronidazol kombinasyonu (SEF/MET), intra-abdominal infeksiyon (İAİ)’ların ampirik te
-
davisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Çalışmanın amacı, ampirik SEF/MET tedavisi başlanan hastalarda tedavi
yanıtını değerlendirmek ve güncel tedavi verilerine katkı sağlamaktır.
Yöntemler: 2016-2018 arasını kapsayan üç yıllık dönemde, genel cerrahi servisinde parenteral antibiyotik tedavisi alan
hastalar geriye dönük olarak incelendi. Çalışmaya İAİ tanısıyla 24 saatten daha uzun süre SEF/MET tedavisi alan 18
yaş ve üzeri hastalar dahil edildi. Hasta özellikleri, son üç ayda antibiyotik kullanımı ve/veya cerrahi girişim öyküsü,
infeksiyon kaynağı, cerrahi girişim gereksinimi, klinik ve laboratuvar verileri değerlendirildi. Tedavi değişikliği yapılan
ve yapılmayan hasta gruplarında tedavi yanıtı analiz edildi.
Bulgular: Toplam 10 649 hasta değerlendirilmiş olup 591 (%5.5) hasta SEF/MET tedavisi almıştı. Bu hastaların 297
(%50.2)’si çalışma kriterlerini karşılamaktaydı. Hastaların 243 (%81.8)’ünün sadece SEF/MET tedavisi (Grup 1), 54
(%18.2)’ünün ise ek antibiyotik tedavisi aldığı (ortanca 5. gün) saptandı (Grup 2). Hastaların %31.6 (94/297)’sının ma
-
lignite dahil herhangi bir hastalığı, son üç ayda antibiyotik kullanımı, cerrahi girişim öyküsü yoktu. Sadece %7.4’ünde
tedavi değişikliği yapılmıştı. Veriler ile tedavi değişikliği arasında anlamlı düzeyde bir ilişki saptandı (p=0.001). Tüm
hastaların %75.1’inde infeksiyon odağı safra kesesi (%63) ve biliopankreatik traktustaydı (%12.1). Tedavi değişikliği,
İAİ odağı safra kesesi olanların %9.6’sında, biliopankreatik traktus olanların %55.6’sında yapıldı. İntra-abdominal
infeksiyonların odağı ile tedavi değişikliği arasında anlamlı düzeyde farklılık saptandı (p=0.001). Tedavi değişikliği
yapılanlarda hastane yatış süresi daha uzun ve mortalite daha yüksekti (p=0.001).
Sonuç: Anamnezde olası infeksiyon kaynağı ve hasta özelliklerinin öğrenilmesi, ampirik tedavide seçilecek antibiyotiğin
belirlenmesine katkı sağlayacak ve tedavi başarısını artıracaktır. Bu şekilde; tedavi değişikliğine ihtiyaç duyulmayacak
ampirik tedaviler ile hastanede yatış süresi kısalacak ve mortalite düşecektir.