Dupuytren Kontraktüründe Komplikasyonlardan Kaçınma ve Komplikasyonların Yönetimi


Özdemir A., Atalmış S. E., Eren Ö., Sezer S. C., Yılmaz M.

Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği 44. Ulusal Kurultayı, Antalya, Türkiye, 2 - 06 Kasım 2022, ss.69-70

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.69-70
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

SB-028 Dupuytren Kontraktüründe Komplikasyonlardan Kaçınma ve Komplikasyonların Yönetimi Ahmet Özdemir, Safa Eren Atalmış, Özge Eren, Salih Can Sezer, Mustafa Yılmaz Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Plastik,Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı, İzmir Giriş: Dupuytren hastalığının tarihi 19. yüzyıl başlarına kadar uzanır. Günümüzde de hastaların el fonksiyonlarını, dolayısıyla yaşamlarını ciddi anlamda etkileyen önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Hastalık adını ilk kez tarifleyen Fransız cerrah Baron Dupuytren’den almıştır. Dupuytren hastalığı el palmar ve dijital fasyanın etkilendiği progressif fibroproliferatif bir hastalıktır. Hastalık, Peyronie (penil fibromatosis) ve Ledderhose (plantar fibromatosis) hastalığı ile ilişkilidir. Dupuytren hastalığının etyolojisi bilinmemekle birlikte hastalığın genetik, immunolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu oluştuğu öne sürülmektedir. Hastalık insidansı 5. dekattan sonra artar ve erkeklerde görülme sıklığı kadınlara göre 3 ila 4 kat daha fazladır.Diyabetes mellitus bu hastalıkla genetik ve diğer etyolojilerden daha fazla ilişkilendirilmiştir. Diyabetes mellitus dışında, tekrarlayıcı travma,alkol kötüye kullanımı, kronik karaciğer hastalığı,sigara kullanımı,KOAH,HIV,epilepsi ve antiepileptik kullanımı ise ilişkili olduğu diğer durumlardır. Günümüzde Dupuytren hastalığı tedavisinde perkutan iğne fasyotomi, kollajenaz injeksiyonları, sınırlı fasyektomi, dermatofasyektomi/deri grefti uygulanması gibi birçok yöntem tanımlanmış olsa da hastalığın yüksek rekürrens ve progresyon oranları göz önüne alındığında cerrahi yöntemler günümüzde altın standart yaklaşım olmayı sürdürmektedir. Bu retrospektif araştırmada 2010-2022 yılları arasında kliniğimizce, Dupuytren kontraktürü nedeniyle opere edilen hastaların demografik ve epidemiyolojik özellikleri, tutulum alanları, tutulum seviyeleri, tutulum evreleri, tedavide kullanılan cerrahi insizyonlar ve nüks oranlarını içeren deneyimlerimizi paylaşacağız. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma Şubat 2010-Mayıs 2022 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi plastik cerrahi kliniğince Dupuytren hastalığı nedeniyle ameliyat edilen toplam 52 hasta üzerinde yapıldı. Tüm hastalar; yaş, cinsiyet, başlangıç yaşı, yandaş hastalık, meslek, alkol kullanımı, sigara kullanımı,antiepileptik kullanımı vb. epidemiyolojik özellikler, hangi el hangi parmaklarda ve hangi seviyeye uzanım gösteren tutulum olduğu, Tubiana evresi ve tedavide tercih edilen cerrahi insizyon açısıdan sistem kayıtları aracılığıyla geriye dönük olarak tarandı. Bulgular: Ortalama yaşları 59.9(37-77 yaş) olan 47’si erkek (%90.3) ve 5’i kadın (%9.7) toplam 52 hasta çalışmaya dahil edildi. 35 hastada (%67,3) dupuytren hastalığı semptomlarının 5. dekattan sonra başlamış olduğu görüldü. Hastaların 14’ünün (%26,9) ele yönelik tekrarlayıcı travmaya maruz kaldığı inşaat, makine bakımı, tekstil, şoförlük, çiftçilik gibi mesleklere sahip olduğu saptandı. Hastaların 8’inde(%15,3) alkol kullanımı, 7’sinde (%13,4) sigara kullanımı olduğu, 21’inin (%40,3) Diyabetes mellitus tanısının olduğu, 16’sının (%30,7) hipertansiyon tanısının olduğu, 1’inin (%1,9) HBV taşıyıcısı olduğu, 8’inin (%15,3) dupuytren hastalığı için aile öyküsünün olduğu, 1’inde (%1,9) ek tutulum olarak Peyronie hastalığı olduğu saptanırken hiçbirinde antiepileptik kullanım öyküsünün olmadığı saptandı. Hastaların 29’unda (%55,7) ellerde tutulum bilateral saptanırken, 15’inde (%28,8) yalnızca sağ elde, 8’inde (%15,5) ise yalnızca sol elde tutulum olduğu saptandı. Çalışmaya dahil edilen hastaların tamamında daha çok 4. Parmağın etkilendiği saptandı.Tutulumun seviye olarak 7 (%13,4) hastada zone 4’e kadar uzanım gösterdiği saptanırken geri kalan hastalarda tutulumun zone 2 ve 3’te sınırlı kaldığı saptandı. Tubiana sınıflmasına göre 8 (%15,3) hastada Tubiana evre 1 tutulum saptanırken, 31 (%59,6) hastada evre 2, 10 (%19,3) hastada evre 3, 3 (%5,8) hastada evre 4 tutulum saptandı. Cerrahi tedavileri sırasında 33 hastada (%63,5) çoklu z-plasti, 10hastada (%19,2) brunner insizyon, 3 hastada (%5,8) çoklu z-plasti ve tam kalınlıkta deri grefti, 3 hastada (%5,8) çoklu z-plasti ve V-Y ilerletme flebi, 2 hastada (%3,8) vertikal insizyon, 1 hastada (%1,9) transvers insizyon kullanıldı. Başvurusu sırasında 7 hastanın (%13,4) daha önce dış merkezde opere olduğu ve nüks ile başvurduğu saptanırken tarafımızca yapılan operasyonlardan sonra bir hasta dışında Dupuytren Hastalığı açısından nüks vaka saptanmadı. Nüks olması üzerine tarafımızca toplamda 4 kez opere edilen tek hastaya operasyonlar sırasında tenoliz, Kirschner teli ile fiksasyon, transpozisyon flebi, z plasti uygulandı. Son operasyonu sonrasında nüks bildirilmedi. Hastanın bize ilk başvurusu öncesinde dış merkezde dupuytren kontraktürü nedeniyle opere olduğu ve nüks üzerine tarafımıza başvurduğu saptandı. Flep yapılan hastalarda 1 hasta hariç (nüks eden tek vakamız) erken dönemde fleplerde nekroz, hematom, yara yerinde seperasyon, nekroz vb komplikasyonlar saptanmazken 1 hastada (nüks eden tek vakamız) postop erken dönemde (3. operasyonunda) parmak distal kapiller dolumunda uzama saptanması üzerine süturlar aralıklı olarak alındı ve cilt sekonder iyileşmeye bırakıldı. İyileşme döneminde nekroz görülmedi, debritman ve reoperasyon ihtiyacı saptanmadı. Tartışma: Bu retrospektif çalışmada semptomların hastaların %69’unda 5. dekat ve sonrasında başladığı, hastaların %90’ının erkek olması, %26’sında tekrarlayıcı travmaya maruz kaldığı mesleklerinin olması ve %40’ının diyabetes mellitus tanısının mevcudiyeti gibi literatürde hali hazırda saptanmış risk faktörlerinin varlığı göz önünde bulundurulduğunda toplumumuzda Dupuytren Hastalığı açısından risk altında bulunan popülasyonun azımsanamayacak sayıda olduğu aşikar gözükmektedir. Buna yönelik olarak en azından başlangıçta iş yeri hekimlikleri ve aile hekimlikleri başta olmak üzere 1. basamak sağlık hizmeti sırasında Dupuytren hastalığı için tarama programları geliştirilmesi ile bu hastaların tanılarının erken koyulması ve erken evrelerde opere edilmeleri sağlanarak enfeksiyon, kanama, dolaşım bozukluğu, nüks, onarım sırasında greft ihtiyacı gibi komplikasyon ve morbiditeyi artırıcı durumlardan korunmada fayda sağlayabileceği düşünülebilir. Cerrahi dışı tedavilerin başarı şansını arttırmak ve hastaları cerrahi gereksinimi olmadan tedavi edebilmek adına yine söz konusu tarama programları ve erken evrede, erken yaşlarda tedavilere başlanmasının faydalı olabileceği düşünülebilir. Zigzag insizyon, öğrenme eğrisi z-plasti ve flep cerrahilerine nispeten daha kolay bir yöntem iken, kliniğimizde 1. sırada tercih edilen z-plasti ve Brunner insizyonların preop planlanlanması, cerrahi sırasında uygulanması daha zor tekniklerdir. Bu çalışmada kliniğimizce uygulanan insizyonlar arasında postop komplikasyonlar ve fonksiyonalite açısından belirgin farklılık saptanmamıştır. Kliniğimizce yapılan tüm dupuytren kontraktürü operasyonları, operasyon sahasının sinir ve arterlere yakınlığı, titiz cerrahi gereksinimi sebebiyle loupe altında yapılmış ve hiçbir vakamızda nörovasküler yaralanma ile karşılaşılmamıştır. Bu yorumlar ışığında dupuytren cerrahisinde loupe kullanımı, titiz cerrahi, hasta bazında uygun insizyon seçimi ve planlanmasının operatif ve postoperatif komplikasyonların önlenmesi ve fonksiyonalite açısından optimum sonuçların alınmasında faydalı olacağı aşikardır. Bu retrospektif araştırmada 2010-2022 yılları arasında kliniğimizce, Dupuytren kontraktürü nedeniyle opere edilen hastaların demografik ve epidemiyolojik özellikleri, tutulum alanları, tutulum seviyeleri, tutulum evreleri, tedavide kullanılan cerrahi insizyonlar ve nüks oranlarını içeren deneyimlerimizi paylaştık. Anahtar Kelimeler: brunner insizyon, çoklu z plasti, dupuytren kontraktürü