15. Ulusal Izmir Aile Hekimleri Derneği Kongresi - İZAHED 2024, Muğla, Türkiye, 29 Nisan - 02 Mayıs 2024, ss.51-52, (Özet Bildiri)
DİABETES 1.5: KETOZA EĞİLİMLİ DİYABET TANISI ALAN OLGU
Büşra GÜRSES1, Volga KAYMAKÇI1, Kardelen TUNÇ1,
İclal KASAP1,
Gizem LİMNİLİ1, Nilgün
ÖZÇAKAR1
1Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği
Ana Bilim Dalı, İzmir, Türkiye
Giriş
Ketoza eğilimli diyabet (KED),
diyabetik ketoasidoz veya provoke edilmemiş ketozis ile başvuran ancak tipik
otoimmün tip 1 diyabet fenotipine sahip olması gerekmeyen hastalarla
karakterize, yaygın, yeni ortaya çıkan, atipik diyabet sendromudur.
Hastalığın prezantasyonu,
diyabet tipinin yanlış teşhisine yol açabilir.
KED'in patofizyolojisinin
altında çok sayıda ciddi β hücre fonksiyon bozukluğu yatar. Günümüzde tedaviye
yanıtı ve prognozu belirlemek için A/b sınıflandırma sisteminin kullanılması
önerilmektedir. Pratik olarak C-peptid ölçümü ile belirlenen β-hücre rezervi
(b) ve adacık otoantikorları ile belirlenen adacık otoimmünitesi (A)
bulgularına dayanan sınıflamaya göre; KED’in dört farklı varyantı
tanımlanmıştır.
Bu olgu sunumunun amacı oldukça
heterojen olan çoğunlukla klinik insülin direnci bulgularına sahip, fazla
kilolu ya da obez erkeklerde görülen atipik diyabet formunu tanımanın önemini
belirtmektir.
Olgu
32 yaşında, erkek hasta,
boğazda kuruma, çok su içme ve idrar yapma şikayetleri ile aile hekimliği
polikliniğine başvurdu. Bilinen bir hastalığı ve her gün kullandığı bir ilaç
yoktu, 10 paket/yıl sigara kullanımı mevcuttu. Aile öyküsü sorgulandığında annesinin
Tip2 diabetes mellitus (DM) bağlı komplikasyonlar nedeniyle; babasının ise
koroner arter hastalığı nedeniyle vefat ettiği öğrenildi. Fizik muayenesinde
ateşi 36,2C, nabız 72 atım/dk, tansiyonu 128/72mmHg, VKİ’nin 33,1 kg/m2 idi.
Diğer sistem muayeneleri olağandı. Hastadan istenen tetkikler sonucunda glikoz
düzeyi 336 mg/dL, idrarda +++ keton ve 2000 mg/dL glukoz mevcuttu. HBA1c %13,1
idi. Hastadan alınan arterial kan gazında anyon açığı ve asidozu yoktu.
Hastanın sonuçları değerlendirilip endokrin polikliniğine konsülte edildi ve hastane
endokrin servise yatırıldı. Hastanın yatışı sırasındaki takiplerinde hastaya
minidoz infüzyon ve 3*6 ünite insülin aspart, trigliserid 1144 mg/dL ve batın
USG’de grade 2-3 hepatosteatoz olması nedeniyle fenofibrat başlandı. Adacık hücresi ve
glutamik asit dekarboksilaz (GAD) antikorlarına yönelik testler negatifti ve
C-peptid düzeyi 1,38 ng/mL (N) olarak bulundu. Hastada beta hücre rezervi korunmuş
olup adacık otoimmünitesi yoktu. Olgu A/b sınıflandırma sisteminde Tip 2B
(A-/β+) formunda ketoza eğilimli diyabet olarak değerlendirildi. Hasta bir
haftalık yatış izleminin sonunda kan şekeri regülasyonları sağlanıp 36 ünite
glarjin, 3*12 ünite insülin aspart, 2*1000mg metformin ve fenofibrat 267mg ile
bir hafta sonra poliklinik kontrolüne gelmesi istenip taburcu edildi. Poliklinik
kontrolünde hastanın tedavi sırasında sabah açlık kan şekeri ortalama 100mg/dL
olması, öğün sonrası tokluk kan şekerlerinin düşük olmasından dolayı insülin
aspart dozları doz başına 2 ünite azaldı ve 3*10 ünite olarak düzenlendi. Hastaya
beslenme ve egzersiz konusunda eğitim aile hekimi tarafından verilerek 1 ay
sonra kontrol için çağırılmıştır.
Sonuç
KED atipik bir diyabet
sendromudur; klinik görünümü, hastanın sahip olduğu diyabet tipinin yanlış
teşhis edilmesine yol açabilir. Birinci basamakta özellikle periyodik sağlık
taramalarında aile hekimlerinin diyabet semptomlarını tanıma, tipik ve atipik
diyabet sendromlarının farkında olup süreci yönetebilmesi koruyucu sağlık
hizmetlerinin sürdürülmesinde faydalı olacaktır.
Anahtar kelimler: Ketoza eğilimli diyabet,
otoantikor, sınıflandırma