21 Temmuz 2017 Gökova Depreminin Karadaki Deformasyon İzleri ve Batı Anadolu Tektoniği İçindeki Anlamı


Eski S., Sözbilir H., Özkaymak Ç., Tiryakioğlu İ., Uzel B., Sümer Ö., ...Daha Fazla

Aktif Tektonik Araştırma Grubu 21. Çalıştayı, Afyonkarahisar, Türkiye, 26 - 28 Ekim 2017, ss.30-31

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Afyonkarahisar
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.30-31
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve AFAD verilerine göre, 21 Temmuz 2017
günü, saat 01:31‟de Gökova Körfezi'nde Mw=6.6 büyüklüğünde ve 6-10 km derinliğinde bir
deprem meydana gelmiştir. Bu bildiride Gökova depremi olarak anılacak bu sismik aktivite başta
Muğla iline bağlı Bordum, Datça ve Marmaris olmak üzere, Kos Adası‟nda da şiddetli
hissedilmiş ve deprem sonrasında Bodrum güney kıyıları ile Kos Adası‟nda küçük ölçekli
tsunami dalgaları oluşmuştur. Ana şoktan sonra büyüklüğü Mw=5‟e erişen çok sayıda artçı
deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerden bir kısmı ana şokun sismik kaynağını oluşturan ve
ana faya bağlı olan ikincil fay kollarında, diğer kısım ise, tetiklenmiş yeni faylar üzerinde
gelişmiştir. Gökova depreminin sismik kaynağını oluşturan Gökova Fay Zonu (GFZ), Gökova
Körfezi‟ni kuzeyden sınırlayan bir havza kenar fayı niteliğindedir. Jeolojik ve sismik verilere
göre GFZ‟nin karadaki uzunluğu 60 km‟ye ulaşmakta, deniz altındaki uzantısıyla birlikte toplam
uzunluğu 120 km‟yi bulmaktadır. Doğuda Akyaka civarından batıya doğru, karada net bir
şekilde izlenebilen fayın doğu kısmı, sırasıyla Yeşilova-Gökova-Akyaka-Ören‟den geçerek
batıya doğru Türkevleri‟nden itibaren güneybatıya doğru dönüş yaparak Gökova Körfezi içinde
4 kola ayrılır. Kollardan iki tanesi Kos Adası kuzeyi ve Bodrum Yarımadası güneyinden geçecek
şekilde uzanır. Üçüncü kol Kos Adası‟nın güney sahili boyunca devam ederken, en güneydeki
kol ise, Datça Yarımadası‟nın batı ucuna kadar izlenebilir. Bu kollar arasında da çok sayıda
ikincil fay paçası yer almaktadır. Bu özellikleriyle Gökova Grabeni, kuzey kenarı diri fay ile
sınırlı bir yarım graben niteliğindedir.

Tarafımızdan yapılan arazi çalışmalarına göre, GFZ‟ye ait karadaki yapısal verilerin
büyük bir bölümü Ören segmenti boyunca gözlenir. Yapılan arazi gözlemleri, segmentin K70-
75°D/70°GD konumlu eğim atımlı normal fay olduğunu göstermektedir. GFZ boyunca aletsel
dönemde kırılan fay kolları arasında kalan Ören segmenti, bu bakımdan sismik boşluk niteliğine
sahiptir. 21 Temmuz 2017 Gökova depremi sonrası, çalışma ekibimiz tarafından depremin
dışmerkezi yakınlarında yer alan Karaada, Bodrum, Ortakent ve Yalıçiflik bölgelerinde saha
çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan jeolojik haritalama çalışmaları ve toplanan arazi
verilerine göre, depremin sismik kaynağına ait izler, Karaada‟nın güney kenarı boyunca
saptanmıştır. Bu bölgede heyelan ve kaya düşmesi şeklinde gelişen bazı sismogravitasyonal
yüzey deformasyonları ölçülmüş ve haritalanmıştır. Ayrıca, Yalıçiftlik çevresinde özellikle dere
kenarlarındaki alüvyal zeminlerde gözlenen yanal yayılma ilişkili çatlak ve yarık şeklindeki
yüzey deformasyonları sismogravitasyonal jeomorfolojik belirteçler sınıfında değerlendirilmiştir.

Gökova depremi, 2017 yılı başındaki Çanakkale-Ayvacık depremleriyle başlayan, daha
sonra Manisa, Gölmarmara ve Midilli depremleri ile devam eden deprem aktiviteleriyle bölgesel
ölçekte ilişkilidir ve benzer bir jeolojik mekanizmaya sahiptir. Bu mekanizma ile, Kuzey
Anadolu Fayı‟nın Edremit Körfezi‟nden geçen güney kolu, İzmir-Balıkesir Transfer Zonu ve
Fethiye-Burdur Fay Zonu arasında kalan üçgenin, günümüzde yaklaşık KKD-GGB
doğrultusundaki genişleme kuvvetleri etkisinde deformasyona uğradığı saptanmıştır. Bu
kapsamda, yaklaşık D-B uzanımlı normal fay mekanizmasına sahip fayların ürettiği depremlerle
sarsılan bölgede gerilim farkını gidermek adına, Ege kıyılarına yaklaşık paralel olarak gelişen
KD-uzanımlı bir yırtılma zonunun yeniden aktif hale geçebileceği ön görülmektedir. Bu zon
özellikle Söke-Sığacık Körfezi ile kuzeye doğru Balıkesir‟den geçerek Kuzey Anadolu Fayı‟na
bağlanan geniş bir deformasyon zonu oluşturmuştur. Bu zonun varlığı nedeniyle, şimdiye kadar
normal fay mekanizmasıyla oluşan depremlerin, bölgedeki doğrultu atımlı fay mekanizmasına
sahip fayları tetikleme potansiyeli taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle özellikle, Kuşadası
Körfezi ile Gelenbe-Balıkesir arasında kalan fay segmentlerinde gerekli jeolojik, jeodezik,
sismolojik ve paleosismolojik çalışmaların bir an önce yapılması önem taşımaktadır.