Çağdaş Mimarlık Araştırmaları, Yıldız AKSOY,Efe DUYAN, Editör, DAKAM, İstanbul, ss.34-47, 2020
Yerleşik hayata geçiş, tarım devrimi ile değişen yaşam tarzları ve hayvanlarla daha yakın yaşam tarzının bir çok yeni hastalığı da beraberinde getirdiği düşünülmektedir. Tarih öncesi dönemlerdeki salgın hastalıklara dair yeterince bilinmemekle beraber yazının bulunması ile bu yönde aktarımlar da başlamış, özellikle antik dönemde birçok salgın hastalığın yaşandığı kayıtlara geçirilmiştir. Günümüz biyoloji ve tıp bilgisinden mahrum antik toplumlar hastalıkları kendi paradigmaları çerçevesinde anlamlandırmaya, onlara karşı farklı düzeyde etkinlikleri olan önlemler almaya çalışmışlardır. Antik Yunan ve Roma toplumları sağlığın ve hastalıkların kökenlerini hava ve su ile ilgili faktörlerle yakından ilişkili olduğu
fikrinden hareketle yerleşimlerin bu iki öge ile ilişkisini tesadüflere bırakmayarak yer seçimi aşamasında dikkatli gözlemlerle alınacak kararların o yerleşimlerde yaşayacak nesillerin sağlıkları üzerinde etkili olacağını düşünmüşlerdir. Hava ve su ile ilgili yerleşim kararları sadece yer seçimi aşamasında kalmamış, yerleşimlerdeki cadde ve sokakların düzenlenmesinin yanı sıra konut mimarisinde değin bazı yansımaları olması gerektiği kayıtlara geçirilmiştir. Rüzgarların estikleri yöne göre sağlık üzerindeki etkileri, su kaynaklarının konumu ve akış yönlerinin niteliklerine etkisi gibi sorgulamalarla sağlıklı ve sağlıksız durumların tespiti yapılmaya çalışılmış, mimari kararlar alınırken de bu etkenlerin göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanmıştır. Tüm bu çalışmalara rağmen kentlerin kurulumunda ve tasarlanmasında bu önerilerin ne kadar dikkate alındığı ise bilinmemektedir.