ARKA PLAN SESLERİNİN KOKU AYIRT ETME BECERİSİNE ETKİSİ


Creative Commons License

Huseynzada S., Ecevit M. C.

16.Türk Rinoloji Kongresi, 4.Ulusal Baş Boyun Cerrahisi Kongresi ve 1. Çocuk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Kongresi, Ankara, Türkiye, 12 - 15 Mayıs 2022, ss.22-23

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.22-23
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

ARKA PLAN SESLERİNİN KOKU AYIRT ETME BECERİSİNE ETKİSİ

 

Shola Husynzada 1, Özge Akgül 2, Melike Tetik 3, Cansu Aykaç 3, Esra Nur Taşkın4 , Mustafa Cenk Ecevit 1

1Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir
2İzmir Demokrasi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, İzmir

3Dokuz Eylül Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sinirbilimler Anabilim Dalı, İzmir

4Dokuz Eylül Üniversitesi, Odyoloji Anabilim Dalı, İzmir

 

GİRİŞ

 

Olfaktör-işitsel entegrasyonun olası birçok durumu arasında, yapılan bir çalışma, arka plan sesinin koku performansı üzerindeki etkisini, özellikle de koku ayrımı görevini vurgulamaya çalışmıştır. Aslında, arka plan sesinin görev performansını değiştirdiği iyi bilinmektedir. Çok sayıda çalışma, arka plan gürültüsünün hafıza, hatırlama veya okuduğunu anlama gibi bilişsel görevlerin performansını etkilediğini göstermiştir (Cassidy ve Macdonald 2007; Van Gerven ve ark.2007; Wijayanto ve ark.2009). Bu çalışmalarda, temel olarak görsel ve / veya motor sistemle ilişkili farklı görevler, arka plan sesinin görev performansı üzerindeki etkisini araştırmak için kullanılmıştır. (Cassidy and Macdonald 2007; Van Gerven et al. 2007; Wijayanto et al. 2009).

Yine de, arka plan sesinin, esas olarak koku alma duyusuyla ilişkili görevlerin performansı üzerindeki etkileri hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu nedenle, Gözlem 1'de arka plan sesinin koku görevi performansını değiştirip değiştiremeyeceği belirlemek planlanmaktadır. İki varsayım temelinde bunun gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir: (1) arka plan gürültüsü bilişsel görevin performansını etkilemektedir (Boman ve arkadaşları 2005; Trimmel ve Poelzl 2006; Cassidy ve Macdonald 2007; Van Gerven ve diğerleri 2007; Wijayanto ve diğerleri 2009) ve (2) bilişsel işlev düzeyi koku performansıyla ilişkilidir (Seo ve diğerleri 2009; Hedner ve ark.2010).

İlk olarak, arka plan gürültüsünün koku ayırt etme görevindeki performansı bozduğunu hipotez etmekteyiz. Özellikle, koku tanıma veya koku eşiği gibi diğer koku alma görevleri ile karşılaştırıldığında, koku ayırt etme görevinin daha iyi bilişsel işlev gerektirdiği düşünülmektedir (Boesveldt ve ark. 2008; Hedner ve ark. 2010).

Bu çalışmada ikinci araştıracağımız noktanın çıkış noktası, bazı insanların müzik dinlerken çalışması özelinde ele alınacaktır. Gerçekten de birçok çalışma, fon müziğinin çeşitli görevlerdeki performans üzerindeki etkisini bildirmiştir (Ho et 2007; Cassidy ve Macdonald 2007; Bock 2010; Jäncke ve Sandmann 2010). Bunlar arasında, ilk olarak Rauscher ve meslektaşları tarafından bildirilen “Mozart etkisi” sıklıkla belirtilmektedir. Özellikle, Rauscher ve ark. (1993), katılımcıların standart IQ mekansal akıl yürütme görevindeki performansının Mozart tarafından bestelenen müziği dinledikten hemen sonra (özellikle D majöründe iki piyano için Mozart'ın sonatı, K448), diğer iki dinlemeden sonraki (rahatlatıcı ve sessiz) performanslarıyla karşılaştırıldığında iyileştiğini göstermiştir. Bununla birlikte, bu “Mozart etkisi” nin görev performanslarını tutarlı bir şekilde iyileştirdiğine dair tutarlı bulgular elde edilemediği için tartışmalıdır (Pietschnig ve ark. 2010). “Mozart etkisini” i araştıran çalışmalarda, müzik parçasını dinledikten sonra böyle bir görev (örneğin, mekansal-zamansal görev) gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte, mevcut çalışma çapraz mod entegrasyonuna odaklanmıştır (yani, fon müziğinin varlığında eşzamanlı olarak görev performansı). Önceki araştırmalar, sessiz bir durumla karşılaştırıldığında, katılımcıların fon müziği dinlerken görev performansını önemli ölçüde kötüleştirdiğini bildirmiştir (Furnham ve Strbac 2002; Cassidy ve Macdonald 2007). Buna karşılık, tam tersini gösteren çalışmalar vardır, yani fon müziği sessiz bir koşula kıyasla görev performansını kolaylaştırır (Oldham ve ark. 1995; Turner ve ark. 1996; Ho ve ark. 2007).  Aksine, her iki koşul arasındaki (fon müziği ve sessizlik,) görev performansında önemli bir fark olmadığı da ayrıca bildirilmiştir (Cassidy ve Macdonald 2007; Jäncke ve Sandmann 2010). Daha önceki çalışmaların sonuçlarındaki bu tutarsızlık, görev türü gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanıyor gibi görünmektedir (Furnham ve Allass 1999; Cassidy ve Macdonald 2007), müzik türü (Cassidy ve Macdonald 2007; Ho ve ark. 2007; Bock 2010) ve katılımcının kişilik özellikleri gbi. (Furnham ve Strbac 2002; Cassidy ve Macdonald 2007).

Ayrıca bilinmektedir ki, Bless ve Fiedler’in (2006) asimilatif-uyumlu işleme modeline göre, olumsuz ruh hali, ortamdaki sorunlara işaret eder ve böylece bireyleri dış kaynaklı bilgilere daha fazla dikkat etmeye motive eder. Buna karşılık, olumlu etki çevrenin iyi huylu olduğuna işaret eder ve insanları iç deneyimlere daha fazla dikkat etmeye yönlendirir (Bless and Fiedler, 2006). Bu nedenle, olumsuz ruh halindeki yanıt verenlerin dış bilgilere daha duyarlı olduğu düşünülürken, pozitif ruh halindeki kişilerin karar verirken iç motivasyona daha duyarlı oldukları düşünülmüştür (Forgas ve Tan, 2013).

Gözlem 2 ise temel olarak koku duygusuyla ilişkili görev performansı üzerindeki fon müziğinin etkilerini incelemek üzere belirlenmiştir. Fon müziğinin bilişsel veya mesleki görevlerin performansını etkilediği fikrine dayanarak (Cassidy ve Macdonald 2007; Ho ve ark.2007; Bock 2010; Jäncke ve Sandmann 2010), arka plan müziğinin (örn. Hoş olan ve olmayan müzik parçaları) sessiz bir koşulla karşılaştırıldığında koku ayrımı görevinin performansını değiştirip değiştirmeyeceği hipotezini test etmeyi hedeflemekteyiz.

Çalışmamızda bu sebeple, hoş ve hoş olmayan ruh halleri yaratmak için, daha önceki bir çalışmada tanımlanan farklı disonans derecelerine sahip müzik örnekleri kullanılmıştır (Koeshl ve ark., 2006). Hoş olmayan uyaranlar, hoş olanların elektronik olarak manipüle edilmiş hali olacaktır: Cool Kullanımı Edit Pro (Syntrillium) yazılımında yeni bir ses dosyası oluşturulmuş olan çalışmada her parçanın orijinal olan hoşa giden versiyonu çalınmıştır. Müzik parçasından iki ses perdesi kaydırılarak orijinal versiyonla oynanmış ve hoşa gitmeyen hale getirilmiştir (müzik uyaran örnekleri http://www.stefan-koelsch.de/Music_Emotion1) adresinde bulunabilir. Önemli olarak, her parçanın hoşa giden ve gitmeyen versiyonları dinamik ana hatlarıyla özdeşmiş durumda, ritmik yapı ve tempo ve melodik açıdan aynıdır. Hoş gruba atanan katılımcılar hoşa giden parçayı dinlerken, hoş olmayan gruba atananlar hoş olmayanı dinleyecekler ve bu esnada koku ayırt etmeleri beklenmiştir. Çalışmanın hipotezleri ise şu şekildedir: H1: Arka plan gürültüsü, koku ayırt etme görevindeki performansı bozmaktadır. H2: Arka plan müziği (örn. Hoş olan ve olmayan müzik parçaları) sessiz bir koşulla karşılaştırıldığında koku ayrımı görevinin performansını değiştirmektedir.

 

GEREÇ VE YÖNTEM

Çalışmaya Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları polikliniğine gelen sinonazal yakınması, koku bozukluğu, kulak veya burun ameliyatı geçirmemiş yetişkin bireyler dahil edilmiştir. Poliklinik muayenesi sonucunda normal bulgulara sahip olup sübjektif işitme kaybı yakınmasını dile getiren ancak saf ses odyometerisinde normal işitme eşikleri saptanan bireylere aşağıdaki dahil edilme ölçütlerine uyan olgulardan bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Araştırmaya dahil edilme ölçütleri kişinin normal KBB muayene bulgularının olması, normal KBB muayene bulguları olan ve sübjektif işitme kaybı tanımlayıp işitmesi odyolojik olarak normal saptanan olgular, en az ilkokul mezunu olma, 18-55 yaş arası olma ve DSM-5 tanı ölçütlerine göre herhangi bir psikiyatrik tanı almamış olması şeklinde belirlenmiştir.  Klinik görüşmeler uzman psikologlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Çalışmadan dışlama kriterleri ise katılımcının bilişsel işlevleri etkileyecek nörolojik ve tıbbi rahatsızlıklarının olması, işitsel ve olfaktör bir hastalık tanısının olması, alerjik bir rahatsızlık olması ve sinonazal veya kulak cerrahisi geçirmiş olmak şeklinde belirlenmiştir. Güç analizine göre çalışmaya 32 kişinin alınması planlanmaktadır. Halen devam etmekte olan çalışmamıza, muayenesi sonucunda normosmik olan, odyometrisinde işitme eşikleri normal saptanan, DSM-V bozuklukları için yapılandırılmış klinik görüşme sonucunda sağlıklı olduğu düşünülen 11 katılımcı dahil edilmiştir.

Sniffin Sticks Test

Sniffin 'Sticks Test (SST) üç ayrı test içerir: (i) koku eşik testi, (ii) koku ayırt etme testi ve (iii) koku tanımlama testi. Eşik (Threshold), koku ayırt etme (Discrimination) ve tanımlama (Identification)(TDI) skorlarının toplamı katılımcıların sağlıklı koku alma işlevlerini gösterir. Koku eşiğini belirlemek için, her katılımcıya rastgele 3 çubuk verilerek kokuya sahip olan çubuğun bulunması istenir. İki çubuk bir çözücü (bütanol) içerirken, bunlardan biri belirli bir seyreltide koku verici maddeden oluşur. Örneklerin görsel olarak algılanmasını önlemek için katılımcıların gözü kapalı olması gerektiğine dikkat etmek önemlidir. Koku ayırt etme testinde gözü kapalı katılımcıya 2’si aynı 1’i farklı kokudaki 3 çubuk koklatılır ve buna göre farklı kokuya sahip olan çubuk ayırt edilmelidir. Koku tanımlama testinde ise katılımcılardan listedeki seçeneklere bakarak ilgili çubuk koklatılarak hangi koku olduğunu belirtmeleri istenir. (Hummel et al., 1997) Bir TDI skoru 1-48 aralığındadır. Bu skor, 30'un üzerindeyse, normosmik (normal sağlıklı koku alma) olarak kabul edilirken, 16-30 arasındaki bir puan hiposmiyi gösterir ve 16'dan az bir puan fonksiyonel anosmiyi yansıtır (Hedner ve ark., 2010).

Her olguya SST uygulanmıştır. Normozmik olgular ile çalışmaya devam edilmiştir.

Saf Ses Odyometri

Her olguya sesiz kabinde Saf Ses Odyometrisi uygulanmıştır. İşitme eşikleri normal olan olgular ile çalışmaya devam edilmiştir.

Sosyodemografik Bilgi Formu

Katılımcıların yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu gibi sosyodemografik özellikleri ile ilgili veriler toplanmıştır.

DSM-V için Yapılandırılmış Klinik Görüşme (Structured Clinical Interview for the DSM-V Axis I Disorders; SCID-5)

DSM-V bozuklukları için yapılandırılmış klinik görüşme formudur (First, 2015). SCID-5, tanısal değerlendirmenin standart ve sistematik biçimde yapılmasını sağlar. SCID-5’in geçerlilik, güvenilirlik çalışmaları yapılmıştır (Elbir vd., 2019).

Arka Plan Sesleri ve Müzikleri

Birinci deneyde, tüm katılımcılara arka plan ses (1.sessiz ortam, 2.sesli kitap dinleme, 3.kalabalık ortam sesi dinleme) eşliğinde Sniffin Sticks koku ayırt etme testi yapılmıştır. Olfaktör-işitsel entegrasyonun değerlendirmesi için ikinci deneyde ise, tüm katılımcılara arka plan müzik (1.sessiz ortam, 2. hoşa giden müzik parçaları, 3. hoşa gitmeyen müzik parçaları) eşliğinde Sniffin Sticks koku ayırt etme testi yapılmıştır. Arka plan sesi olarak daha önceki çalışmalarda http://free-loops.com sitesinden kullanılan gürültülü parti sesi ve sesli kitap sesi kullanılmıştır. Çalışmada hoş ve hoş olmayan ruh halleri yaratmak için ise, daha önceki bir çalışmada tanımlanan müzik parçaları kullanılmıştır (Koeschl, 2006). Uyaran örneklerine  http://www.stefan-koelsch.de/Music_Emotion1) sitesinden ulaşılabilinir. Ses uyaranları kulaklıkla katılımcılara dinletilmiştir. Birinci ve ikinci deneydeki ses ve müzikler kendi içinde rastgele biçimde katılımcılara atanıp dinletilmiştir.

İstatistiksel analiz

Veriler IBM SPSS Statistics 22.0 programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Grup içi karşılaştırmalar Friedman analizi ile incelenmiş ve anlamlı fark bulunduğunda çoklu karşılaştırma testi olarak Wilcoxon ikili karşılaştırma testi kullanılmıştır.

 

BULGULAR

Devam eden araştırmanın ilk bulguları şu şekildedir: katılımcıların 4’ü erkek, 7’si kadın olup yaş ortalaması 33.45 ± 11.27, toplam eğitim yılları ise 17.00 ± 3.44 olarak saptanmıştır.  Arka plan ses koşulları eşliğinde koku ayırt etme becerilerinin istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır (p = 0.020). Sessiz ortamla kıyaslandığında ise hoş olmayan müzik, kalabalık ortam sesi ve sesli kitap dinleme eşliğinde katılımcıların koku ayırt etme becerilerinin bozulduğu saptanmıştır (sırasıyla; p = 0.008, p = 0.019, p = 0.013).

 

SONUÇ

Çalışmamızda arka plan sesinin koku ayırt etme performansı üzerindeki olumsuz etkisine dair bulgular saptanmıştır.  Katılımcıların koku ayırt etme becerilerinin en iyi olduğu koşulun sessiz ortam, en kötü oldukları koşulun da sesli kitap dinleme koşulu olduğu bulunmuştur.

Çeşitli arka plan seslerine maruz kalırken genellikle koku duyusu da kullanılmaktadır. Örneğin, büyükşehirde bir caddede, insanlar trafik seslerini (örn., kornaların veya araba motorlarının sesleri) işitirken otomobillerden çıkan egzoz dumanlarını da deneyimler. Başka bir örnek, kalabalık bir parti deneyiminde olabilir; insanların arka planda müzik dinlerken veya bir konuşma dinlerken birçok farklı koku (örneğin, gıda kokuları, vücut kokuları ve ortam kokuları) koklar. İşitsel-koku alma entegrasyonu hakkında şaşırtıcı bir şekilde çok az şey bilinmektedir. Sadece birkaç çalışma insanlarda koku alma ve işitsel uyaranlar arasındaki ilişkiyi ele almıştır (Spangenberg ve ark. 2005; Seo ve Hummel 2011).

Çok sayıda çalışma, arka plan gürültüsünün hafıza, hatırlama veya okuduğunu anlama gibi bilişsel görevlerin performansını etkilediğini göstermiştir. Bununla bağlantılı olarak, koku ayırt etme performansının kognitif beceriler ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Arka plan sesinin bilişsel işlevler üzerindeki etkisinin koku algısıyla incelenmesiyle birlikte kişilerin bulundukları ortamlarda maruz kaldığı işitsel-olfaktör uyaranların entegrasyonuna dair araştırmaların yapılması önemli olacaktır. Halihazırda devam eden çalışmamızda örneklem büyüklüğünün artması ile birlikte ilerleyen zamanlarda bu konuyla ilgili daha geniş bilgiye sahip olunacağına inanılmaktadır.