Kamu Yönetimi Teşkilatlanmasında Dağlık Alan Stratejik Planlanması ve Kamu Politikası Oluşturulması Gereği Üzerine


Creative Commons License

Karaman Z. T.

Dağlık Alanların Sürdürülebilir Güvenli Yönetimi, Zerrin Toprak Karaman, Editör, PalmeYayınevi, Ankara, ss.1-20, 2020

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Mesleki Kitap
  • Basım Tarihi: 2020
  • Yayınevi: PalmeYayınevi
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Sayfa Sayıları: ss.1-20
  • Editörler: Zerrin Toprak Karaman, Editör
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

EDİTÖRÜN NOTU

Türkiye bir dağlık alan ülkesidir. Türkiye topraklarının %50’sinin 1000 metre ve 2/3’ü ise 500 metrenin üzerinde yine ortalama yükseltisinin ise Asya Kıtasından fazla olduğu bilgisi, kitabımız yazarlarından Dal ve Gönençgil tarafından literatüre kazandırılmıştır. Tek başına veya silsile halinde olan dağlarımız 1. sınıf: yükseltisi 4.500 metreden fazla (5.137 m ile Ağrı) ve 2. sınıf: yükseltisi 3.500–4.500 metre arasında olan dağlardan Süphan (4.058 m) ve Kaçkar (3.937 m) ile Erciyes (3.917 m) gibi yükseltiye sahiptirler. Türkiye’nin toplam alan içindeki dağlık alanların payı %74,6 oranındadır. Türkiye’nin coğrafi yapısına çok yönlü stratejik anlam kazandıran dağlarımızın öneminin ne kadar farkındayız?. Farkındalığın temel göstergeleri nelerdir…

Dağlarımızın birçoğu geçmiş yüzyıllarda aktif olup, günümüzde sıcak su kaynakları bulunan uyuyan yanardağlardır. Geçmişteki yanardağ olma özellikleri de,  zengin maden kaynakları oluşturması gerektiği fikrini kuvvetle karşımıza getirmektedir. İnsanoğlu, önce yaşadığı mekânsal çevrenin tasarımını oluşturmak zorundadır ilkesini, Türkiye için etkin bir dağ yönetimi planlaması gerekliliği ile ilişkilendirmek gerekir. Oysaki ülkemiz kamu politikaları içinde maalesef “dağ” sözcüğü bile açıkça yer almamakta ancak yer üstünde ve yer altındaki kaynaklar öne çıkmaktadır. Mekân analizi bütünlüğünde dağlık alanlar yer almamaktadır. Dağlık alan yönetimini, herhangi bir kaynak başlığı altında gizleyerek değil, sürdürülebilir toplum kalkınması hedefleri içinde tek başına görünür bir şekilde ele alarak, temel kamu politikalarını dağ etrafında çok yönlü oluşturmanın zamanı, güvenlik yönetimi açısından zorunlu hale gelmiştir. Belirtilen gerekliliği gerek iklim değişikliklerinin farklı etkileri ve gerekse iktisadi kalkınmanın temel kaynaklarına sahip olma açısından da görmek gerekmektedir. Dağlık alanların her zaman “gıda, su ve peyzaj” ile ilişkilendirilen bu üç temel unsurun derin anlamı ve mukavemet sözcüğü ile ilişkisini eko-sistem yönetimi içinde görmek yerinde olacaktır.

Dağların özelliklerinden dolayı uluslararası ilgi de giderek artmaktadır. 2002 yılından bu yana her yıl 11 Aralık “Dünya Dağlar Günü” olarak kutlanmaktadır. Doğanın kaynak değerlerinin varlığı ile ilgili ekolojik mukavemet gücü, ayni zamanda toplumların iklim değişiklikleri başta olmak üzere her türlü tehdide karşı mukavemeti anlamına gelmektedir. Dünya artık ülkeleri, sahip olduğu mal ve kaynaklar kadar, bu kaynakları nasıl yönetebildiği yönüyle değerlendirmektedir. Hatta yönetemediğin kaynak senin değildir tarzı ileri emperyalist söylemler de bulunmaktadır.

Kamu yönetimi teşkilatlanmasında dağ yönetimini, kırsal faaliyetlerden ayırarak özgün kılma konusunda önemli hamleleri olması önemlidir. Hızla Türkiye’de dağ ve dağlık alanlar yönetimi konusunda kamu politikaları oluşturulmalıdır. İnsanları dev yapılarda toplayarak, doğayı rahatlatmak dağlık alanlar için geçerli değildir. Yayılma da benzer bozucu etkiye sahiptir. Koruma-kullanma dengesini sağlamak için, disiplinlerarası bilimsel tasarım stratejileri geliştirmek, objektif olarak analiz edip yorumlamak ve günün koşullarına uygun yeni yapılanmalara gitmek becerisini göstermek önemlidir. Takvimlere 11 Aralık tarihini “Uluslararası Dağlar Günü” olarak işaretlemek de dağ sahipliğinin öneminin farkındalığını sağlayacak önemli bir ayrıntıdır.

Elinizde tuttuğunuz, “Dağlık Alanların Sürdürülebilir Etkin Güvenlik Yönetimi” temalı bu kitap, Türkçe literatürde bir ilk yayındır. Dağlık alanların güvenli yönetiminin farkındalığını disiplinlerarası ortaya koymaktadır. Yayını oluşturan yazarlarımız ile doktora öğrencilerimiz Araş.Gör. Kıvanç Demirci ve Araş.Gör. Orçun Çobangil’e teşekkür ederim. Kitabın basımını sağlayarak, ilgilenenlerce paylaşımını kolaylaştırarak, her zaman farkındalıklar yaratan bilimsel çalışmalara destek veren, Palme Yayınevi Yönetimine ve Ekiplerine çok teşekkür ederiz. Kitabımızda yer alan konuların daha da geliştirilmeye açık olduğu öngörüsü ile okuyucularımıza faydalı olmasını dileriz.

Prof.Dr.Zerrin Toprak, Karaman , Kasım 2020, İzmir

 

 

 

 

 


Dağlık Alanların Sürdürülebilir Güvenli Yönetimi, başlıklı elinizde tuttuğunuz bu yeni kitabımız alanında bir ilk olup, son derece stratejik önemi olsa da, kamu politikalarımızda maalesef doğrudan yer bulmamış, kırsal alan kavramı içinde ustaca saklanmış, “dağlık alan yönetimi” farkındalığını kamuoyunda yaratmak amacıyla hazırlanmıştır. Türkiye’nin toplam alanı içindeki dağlık alanların payının ortalama %74,6 oranında olduğu gerçeğinden yola çıkılarak, her biri alanında bir isim olan uzmanlarımızca, dağlık alan yönetimine yönelik seçilmiş bazı önemli konular, disiplinlerarası hazırlanmıştır. Dağ ve dağlık alanların aslında çok yönlü güvenliği anlamına gelen; yer altı ve yer üstü kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı temel bilgisi içinde; insan/nüfus, doğa ve teknoloji/ekonomi uyumunun önemi ortaya konulmaktadır. Politik gündemde çoğu kere yalnızca uzun yıllardır “dağ ve terör” üzerinden dar bir bakış açısı yaratılması bir bakıma red edilmektedir. Akıllı toplum anlamında kullanılan "dijital toplum" faaliyetlerindeki gelişmeler yanında iklim değişikliklerini de dikkate alarak dağlık alanların yönetiminin yeniden sorgulanmasına bir kapı aralamak hedeflenmektedir. Zahmetli bir emek ürünü olan Kitabımızın günün getirdiği koşulları öngören stratejik bilgiler üretmede okuyucularımıza yol göstereceğini öngörmekteyiz. Yayınlarıyla destek vererek, her zaman oynadığı öncü ve lider rolüyle, yeni bilgilerin paylaşılmasında söz sahibi olarak kendini kabul ettirmiş Palme Kitapevi yönetimine teşekkürü bir borç biliriz.