Kanserde Büyüme Faktörlerinden Bağımsızlık


Creative Commons License

Aktaş S.

in: Kanser Moleküler Biyolojisi, Yusuf Baran, Editor, Hipokrat, Ankara, pp.67-74, 2018

  • Publication Type: Book Chapter / Chapter Vocational Book
  • Publication Date: 2018
  • Publisher: Hipokrat
  • City: Ankara
  • Page Numbers: pp.67-74
  • Editors: Yusuf Baran, Editor
  • Dokuz Eylül University Affiliated: Yes

Abstract

Normal dokularda ve hücre kültürlerinde çoğalma sırasında hücre-hücre teması oluştuğunda hücre çoğalması baskılanır. Hücreler tek tabaka halinde ürerler ve bu durum hem laboratuar ortamı için (in vitro) hem de çok hücreli canlılar (in vivo) için geçerlidir. Yara iyileşmesi buna iyi bir örnektir. Bu duruma “kontakt inhibisyon” denir. Normal dokuların dengesinin ve yapısının korunmasında gerekli bir mekanizmadır. Tümör gelişiminde ise bu durum tümü ile bozulur.1 Kırk yıldır bilinmekte olan kontakt inhibisyonun işlevsel yapısı günümüzde aydınlatılmaya başlamıştır. Kanserleşmiş hücre, kanser dokusunu oluşturma sürecinde çoğalma yeteneği kazanma işlevi yanısıra çoğalmayı önleyici durumlardan kaçma yeteneği de kazanmaktadır. Büyüme önleyici mekanizmalardan kaçma olarak adlandırılan bu durum, kanser hücrelerine büyüme faktörlerinden bağımsızlık yeteneği olarak yansımaktadır. Büyüme önleyici sinyal yolaklarını başlatan bu moleküller tümör baskılayıcı genler (TBG) olarak adlandırdığımız 20’den fazla gen tarafından kodlanan farklı proteinlerdir. Tümör gelişimini önleyen bu moleküller birbirinden farklı olsa da genel bir isimle anılırlar.2 Büyüme önleyici sistemleri, gerektiğinde, doğru zamanda ve yerde çalıştırırlar. Kanserli hücrelerde tümör süpresörlerin aktivitesi genelde mutasyonla azalmıştır. Kanser hücreleri büyüme reseptörlerine uyarı gelmeden (ligand-reseptör bağlanması olmadan) reseptörün sürekli kendiliğinden uyarılması gibi mekanizmalarla büyüme sinyali alır duruma gelmektedir. Kazandığı bu yetenek sinyal yolaklarının, sürekli uyarılmış kalmasına yol açmaktadır. Büyüme reseptörlerinin ligandları, büyüme faktörleridir. Bu faktörler, köken aldığı organa ya da işlevine göre farklı isimler almaktadırlar3