in: SOSYAL BİLİMLERDE AKADEMİK ARAŞTIRMA ve DERLEMELER, Prof. Dr. Sinan SÖNMEZ Dr. Öğr. Üyesi Mücahit YILDIRIM, Editor, Platunus-Duvar Yayınları, Ankara, pp.89-108, 2021
Giriş
Çalışma konusu olarak seçilen protomların tümü Fethiye Müze koleksiyonuna
satın alma yolu ile alınmış eserlerdir. Bu nedenle de figürinlerin üretim merkezlerinin
bilgisi direkt olarak elde edilememektedir. Ancak figürlerin gösterdiği stil
özellikleri incelenerek hangi üretim merkezlerinde üretilmiş olabileceği hakkında
önerilerin sunulması amaçlanmıştır. Böylelikle o üretim merkezinin ürettiği figürinlerin
dağılım alanlarının tespit edilebilmesi yine bu merkezin ticari hinterlandının
sınırlarının belirlenmesinde katkı sunulması hedeflenmiştir. Müze koleksiyonu
içerisinde yer alan bu eserler, stilistik özellikleri açısından incelenecektir.
Protomlar
Terrakotta figürinler içerisinde tek cepheli yapılmış başlarının üzerinde asmak
için delikleri bulunan ve rölyef olarak yapılmış tiplere protom denmektedir.
Bu figürinlerin antik dönemdeki isimleri bilinmemektedir. Protom terimi günümüzde
kullanılan bir isimdir ve terrakotta figürinlerdeki çoğunlukla kadın başlarından
oluşan grup için kullanılmaktadır. Bu figürler, tek cepheli yüksek kabartma
olarak düzenlenmişlerdir. Protomlar genellikle asılarak kullanıldıkları için
başlarının arka kısımlarında bir delik açılmaktaydı. Böylelikle bir çivi yardımı ile
duvara asılabildiği gibi bir ağaca ya da taşa da asılabilmekteydi1.
Antik kaynaklarda protomların işlevi ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır2.
Bununla birlikte Protomların işlevleri ile ilgili olarak çeşitli hipotezler ortaya
atılmıştır. Bazı bilim adamları, dinsel törenler sırasında rahiplerin protomları
maske olarak tanrı ya da tanrıçaya sadakatlerini göstermek için taktıklarını ifade
etmişlerdir. Protomların bir insan yüzünü gizleyemeyecek kadar küçük olması
nedeni ile bu düşünce çok kabul görmemiştir3. G.Zuntz, yuvarlak yüz yapısı nedeni
ile protomları Persephone epiphanesi sırasında kullanıldığını iddia etmiştir.
Bu iddiasını da Demeter ve Kore ve tapınaklarında daha fazla sayıda bulunması
ile ilişkilendirmiştir4.