Yazılım Sektörü ve Uluslararasılaşma, Politika Önerileri


Creative Commons License

Damar M., Özdağoğlu G.

Teknoloji ve Uluslararası İlişkiler, Ömer Aydın; Çağdaş Cengiz, Editör, Nobel Akademik Yayın, İzmir, ss.310-334, 2021

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2021
  • Yayınevi: Nobel Akademik Yayın
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Sayfa Sayıları: ss.310-334
  • Editörler: Ömer Aydın; Çağdaş Cengiz, Editör
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Yazılım Sektörü ve Uluslararasılaşma, Politika Önerileri (Software Industry and Internationalization, Policy Recommendations)
Yazılım sektörü, gelişmekte olan ülkelere yeni fırsat yaratma ve katma değer sağlama konusunda önde gelen sektörler arasındadır. Türkiye gibi genç ve dinamik nüfusa sahip ülkeler bu potansiyeli yakalamak açısından önemli bir avantaja sahiptir. Bu noktada, bilişim sektöründe başarılı olmuş, sektördeki başarılı stratejiler oluşturmuş, başarılı uygulama örnekleri ve hikâyeleri diğer ülkelere örnek ve ilham kaynağı olmuş pek çok ülke vardır (Arora ve Athreye, 2002; Riain, 1997; Kapur, 2006; Cochran, 2001). Hindistan, İrlanda ve İsrail gibi ülkeler, bu sektöre 1970 ve 1980’lerde başlayan ilgilerini, 1990’larda yazılım ihracatçında yakaladıkları başarı ile taçlandırmışlar, aynı dönemde Brezilya ve Çin gibi ülkeler, büyük ölçüde iç pazara dayanan yazılım sektörlerini geliştirmeye çaba göstermişlerdir (Arora ve Athreye, 2002, s.2-3). Avrupa Komisyonu (2002), Avrupa’daki yazılım sektöründe faaliyet gösteren teknoloji tabanlı firmaların istihdam yaratma, üretkenlik ve ekonomik büyümede oluşturdukları katkının farkına varmış ve bu firmaların finansmanı konusunda önemli çalışmalar yapmıştır. Genellikle küçük ve orta ölçekli firmaların girişimi olarak ortaya çıkan bu tür işletmeler, başlangıçta büyüme ve gelişme yeteneklerini engelleyebilecek finansman kısıtlamaları yaşayabilmektedir. Hogan ve Hutson (2005, s.384) bu tür firmalara ilişkin finansal verilerin geniş çapta mevcut olmamasının küçük ve orta ölçekli firmalar için gerçekleştirilecek sistemli çalışmaları engellediğini ifade etmiştir. Örneğin, Avrupa’nın yazılım üssü olarak ifade edebileceğimiz İrlanda gibi bir ülkede durum bu şekilde gelişmiştir. Bu noktada ulusal düzeyde karar vericiler, sivil toplum örgütleri ve meslek odaları daha fazla sorumluluk almalı, bilgi ve iletişim sektörü konusunda faaliyet gösteren firmalardan geribildirimleri toplayarak, sektörün nabzını tutmayı sağlayacak önemli bilgilerin akışını sistemli bir şekilde raporlamalı, yapıcı ve sistemli politikaların ve stratejilerin belirlenmesinde rol almalıdır.

The software industry is among the leading industries in creating new opportunities and providing added value to developing countries. Countries with young and dynamic populations such as Turkey have an important advantage in terms of capturing this potential. At this point, there are many countries that have been successful in the informatics sector, have created successful strategies in the sector, and their successful application examples and stories have been an example and source of inspiration for other countries (Arora and Athreye, 2002; Riain, 1997; Kapur, 2006; Cochran, 2001). Countries such as India, Ireland and Israel crowned their interest in this sector, which started in the 1970s and 1980s, with the success they achieved in software exporters in the 1990s, while countries such as Brazil and China made efforts to develop their software sectors, which are largely based on the domestic market (Arora and Athreye). , 2002, p.2-3). The European Commission (2002) realized the contribution of technology-based companies operating in the software sector in Europe to employment creation, productivity and economic growth, and made important studies on the financing of these companies. Such enterprises, which usually emerge as the initiative of small and medium-sized firms, may experience financing constraints that may hinder their ability to initially grow and develop. Hogan and Hutson (2005, p.384) stated that the widespread lack of financial data on such firms hinders the systematic work to be carried out for small and medium-sized firms. For example, in a country like Ireland, which we can describe as the software base of Europe, the situation has developed in this way. At this point, national decision makers, non-governmental organizations and professional chambers should take more responsibility, collect feedback from companies operating in the information and communication sector, systematically report the flow of important information that will keep the pulse of the sector, and take a role in determining constructive and systematic policies and strategies.