9. ÜREME TIBBİ VE CARRAHİSİ DERNEĞİ KONGRESİ, Antalya, Türkiye, 2 - 06 Kasım 2022, ss.72-73
Amaç: Kötü yanıt alınan (< 6 oosit) olgularda konvansiyonel in vitro fertilizasyon (IVF) ile intrasitoplazmik sperm injeksiyonu (ICSI) uygulanan sikluslardaki sonuçların karşılaştırılarak değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntem: Merkezimize çocuk sahibi olamama şikayeti ile başvuran, tedavide toplanan oosit sayısı 6’dan az olan IVF veya ICSI yapılmış 494 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Çalışmaya ciddi oligoastenoterazoospermisi olan, TESE (testiküler sperm ekstraksiyonu) ve PGT (preimplantasyon genetik test) yapılan hastalar dahil edilmedi. 2015 -2019 yılları arasında kötü yanıt alınan (< 6 oosit) 415 hastaya ICSI uygulandı. 2019 yılı ve sonrasında 79 hastaya IVF yapıldı. Çalışmaya katılan hastaların demografik verileri, siklus özellikleri ve gebelik sonuçları kaydedildi. Veriler ki-kare ve iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi (t test) kullanılarak analiz edildi (P<0.05 değeri anlamlılık seviyesi olarak kabul edildi). İstatistiksel analizler SPSS 22.0 kullanılarak gerçekleştirildi. Bulgular: Tüm olgulardaki embriyo transfer sayıları ve taze/donma çözme siklus dağılımları Tablo 1’de özetlenmiştir. Her iki grupta olgular benzer yaş ortalamasında izlendi. IVF grubunda elde edilen oosit sayısı ve matür oosit oranı anlamlı olarak fazla olmasına karşın, fertilizasyon ve fertilizasyon başarısızlık oranları ile abortus, biyokimyasal gebelik ve kümülatif klinik gebelik oranlarında iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamadı. (Tablo 2) Sonuç: Ciddi erkek faktör dışı ICSI kullanımı tüm dünyada önemli ölçüde artmıştır. İnfertilite nedeni erkek faktörü olmayan çiftlerde ICSI kullanmanın mantığı, bu tekniğin beklenmedik total fertilizasyon başarısızlığını önleyebileceğini, mevcut embriyo sayısını arttırabileceğini ve böylece bebek sahibi olma şansını arttırabileceğini varsayımına dayanmaktadır. Bununla birlikte literatürde, IVF ile karşılaştırıldığında, zayıf over yanıtı olan ve az sayıda oosit elde edilen kadınlarda bile, ICSI’nin fertilizasyon başarısını arttırdığını gösteren ve bu yaklaşımı destekleyen kanıtlar yetersizdir. Bizim çalışmamızda da, az sayıda oosit elde edilen olgu gruplarımızda ICSI uygulamasının, IVF’e kıyasla daha yüksek klinik gebelik oranlarına neden olmadığı ve klinik sonuçlar açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadığı gösterilmiştir. ICSI yönteminin kullanımı, ek laboratuvar deneyimi, kaynak, çaba ve zaman gerekmesi nedeniyle genellikle IVF ile karşılaştırıldığında karmaşık ve maliyetlidir. Daha az maliyetli olması, laboratuvardaki iş yükünü hafifletme ve doğal olması gibi avantajları olması IVF tekniğini değerli kılmaktadır. Klinik sonuçlara bakıldığında IVF, az sayıda oosit elde edilen hasta grubunda ICSI kadar yapılabilir ve güvenli gözükmektedir. Bu sonuçların doğrulanması ve hangi tekniğin daha üstün olduğunu anlamak için daha büyük bir popülasyonu içeren prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.
Anahtar Kelimeler: konvansiyonel IVF, ICSI, azalmış over rezervi