GÜVENLİ İŞYERLERİNDEN SAĞLIKLI ÇALIŞANLARA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ PERSPEKTİFLERİ, Prof. Dr. Emine Selcen DARÇIN Prof. Dr. Murat DARÇIN, Editör, GÜVEN PLUS GRUP DANIŞMANLIK A.Ş. YAYINLARI, İstanbul, ss.1-43, 2025
İş sağlığı ve
güvenliği (İSG) ya da İngilizce kullanımıyla Occupational Health and Safety
(OHS), çalışanların fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik hâllerini korumayı ve
geliştirmeyi, işten kaynaklanan tehlike ve riskleri kontrol altına alarak iş kazaları
ve meslek hastalıklarını önlemeyi amaçlayan çok disiplinli bir alan ve yönetim
sistemidir (WHO, 1995; ILO, 1981).
Dünya Sağlık
Örgütü, mesleki sağlığı “tüm mesleklerde çalışanların beden, ruh ve sosyal
yönden en yüksek iyilik düzeyine ulaştırılması ve bu düzeyin korunması sanatı
ve bilimi” olarak tanımlamakta; bu tanım, yalnızca hastalık ve kazaların
tedavisine odaklanan dar yaklaşımları aşan, önleyici ve bütüncül bir perspektif
ortaya koymaktadır (WHO, 1995).
Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization, ILO) ise, özellikle 1981 tarihli 155 No.lu İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi (C155) ve 2006 tarihli 187 No.lu İSG’yi Geliştirme Çerçeve Sözleşmesi (C187) ile iş sağlığı ve güvenliğini ulusal politika alanlarının asli bir bileşeni olarak tanımlamış; 2022 yılında aldığı kararla “güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamını” ILO’nun temel hak ve ilkeleri arasına dâhil etmiştir (ILO, 1981; ILO, 2006; ILO, 2023). Böylece İSG, Böylece İSG, yalnızca teknik bir düzenleme alanı değil, aynı zamanda insan hakları ve sosyal adalet bağlamında ele alınan bir hak haline gelmiştir.
Günümüzde İSG;
iş hijyeni, iş hekimliği, iş güvenliği mühendisliği, ergonomi, psikososyal risk
yönetimi ve kurumsal yönetim sistemlerini (örneğin ISO 45001) bir araya getiren,
standartlara dayalı bir yönetim sistemi olarak uygulanmaktadır (ISO, 2018). Bu
kavramsal çerçeveyi ortaya koyduktan sonra, iş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel
gelişimini önce dünya ölçeğinde, ardından Türkiye bağlamında incelemek, alanın
bugün geldiği noktayı anlamak açısından önemlidir.