Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt.29, sa.4, ss.2881-2931, 2021 (Hakemli Dergi)
Göç krizine yönelik tutumları, Visegrad Grubu’nu (V4) Avrupa Birliği (AB)
içinde yeni bir blok haline getirmiştir. V4 ülkelerinin- Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya- diğer AB üyeleri ve AB kurumlarıyla uyuşmazlıkları, yargıya da taşınmıştır. İlk etapta, V4 ülkeleri, Konseye karşı açtıkları yeniden
yerleştirme mekanizmasını iptal davasını kaybetmişlerdir. Ardından Komisyon,
V4 ülkelerine karşı çeşitli ihlal davaları açmıştır. Bu çalışma, göç krizi süresince,
V4 ülkeleri ile AB kurumları arasındaki gerilimi, Avrupa Ortak Sığınma Sistemi
(AOSS) kapsamında sonuçlanmış üç dava üzerinden incelemektedir. Davaların,
bu devletlerin AB içindeki konumlarına ilişkin siyasi ve hukuki nitelikleri değerlendirilmektedir. Davalar, sadece V4- AB ilişkileri değil, AB içtihat hukuku açısından da önemlidir. Bu bağlamda, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD),
kararlarında göç krizi geçici önlemlerine ilişkin ilk kez yaptığı değerlendirme ve
Özgürlük, Güvenlik ve Adalet Alanında üye devletlere sağlanacak derogasyonların kapsamına ilişkin yorumunun, içtihat hukukuna katkıları irdelenmektedir.
Attitudes towards the migration crisis turned the Visegrad Group (V4) into a new
bloc within the European Union (EU). Disputes between V4 - Czech Re-public,
Hungary, Poland and Slovakia - and other EU members and institu-tions were
forwarded to the judiciary. V4 lost the case against the Council for the annulment
of the relocation mechanism. Subsequently, the Commission opened
infringement cases. This study analyses the tension between V4 and EU
institutions during the migration crisis, through three concluded cases on
Common European Asylum System (CEAS). Their political and legal features are
evaluated in conjunction with the position of V4 within the EU. These are
important both for V4 - EU relations and EU case law. The contributions of the
Court of Justice (CJEU) by its first-time evaluation of provisional measures for
the migration crisis and interpretation of the scope of derogations within the Area
of Freedom, Security and Justice are examined.