19.TÜRK RİNOLOJİ KONGRESİ , İstanbul, Türkiye, 7 - 10 Mayıs 2025, ss.1-2, (Özet Bildiri)
FRONTAL SİNÜS KRANİALİZASYONU,
ABDOMİNAL YAĞ VE REKTUS ABDOMİNİS FASYA
GREFTİ İLE ONARIM OLGUSU
Dr. Elif Özdemir1, Dr. Kardo Önder1, Dr. Salim Hancı1,
Doç.Dr. Aslı Çakır Çetin1
1DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ KULAK BURUN BOĞAZ ANA BİLİM DALI
AMAÇ: Bu posterin amacı travmatik kafa tabanı defektine
sekonder gelişen BOS rinore olgusunun endoskopik yaklaşım ile abdominal yağ
grefti ve rektus abdominis fasya
greftiyle onarımı yanında frontal sinüs kraniyalizasyonu yapılan nadir bir
olguyu paylaşmak ve literatür eşliğinde
tartışmaktır.
OLGU SUNUMU: 24.06.2024 tarihinde trafik kazası sonrası
subaraknoid ve intraparankimal hematom nedeniyle Manisa Celal Bayar
Üniversitesi beyin cerrahisi birimi tarafından acil olarak kraniotomi ile dekompresyon yapılan hasta taburculuk sonrası sağ taraflı damla
damla akan, şeffaf renkli ,öne eğilmekle, öksürmek, ıkınma ile debisi artan
burun akıntısı nedeniyle opere edildiği kuruma başvurmuş.
20.08.2024 tarihli mrg sisternografide frontoetmoid çatıda defekt ve sağ nazal
pasaja bos sızıntısı saptanan hasta BOS rinore açısından tarafımıza
yönlendirilmiş.
Hastanın kraniotomi defekti dışında fizik muayenesinde
sağ taraflı frontal kas hareketinin
olmadığı izlendi. Sağ nazal pasajdan yapılan endoskopik bakıda sağ taraflı
şeffaf renkli bos içeriği izlendi. Nörolojik defisit izlenmedi.
23.09.2024 tarihinde sağ nazal pasajdan merosel yardımı ile
toplanan drenaj örneğinde B-2 transferrin çalışıldı. Pozitif laboratuvar sonucu
elde edildi
23.09.2024 tarihinde çekilen yüz kontrastsız MRG de sağ frontal lobda ensefalomalazik-atrofik
değişiklikler ile sağ ön kranial fossa
tabanında kemik yapıda defektif görünüme ek sağ frontal sinüs ve nazal kavitede
BOS sinyalini takip eden sinyal değişikliği izlenmiş olup ensefalosel lehine
değerlendirildi .
22.10.2024 BEYİN CERRAHİSİ EKİBİ İLE OPERASYON:
Sağ pasajda çalışılmaya başlandı, orta konka medialize
edildi, maksiller sinüs ostiumu genişletildikten sonra ön ve arka etmoidektomi uygulandı, frontal
reçes bulundu ve frontal sinüs ostiumu identifiye edilerek genişletildi.
Yapılan bakıda arka duvarda defekt ve bu alanda herniye
olmuş malazik beyin parankimi izlendi, pulsasyon seçildi ve spontan bos gelişi
olduğu görüldü.
Abdominal yağ ve rektus abdominis fasya greftleri alındı.
Batına bir adet barovac dren yerleştirildi ve baskılı pansuman yapıldı.
Hastanın başı 45 derece sola dönük çivili başlık ile tespit
edildi. Sağ ftp eski question mark insizyon açılarak cilt ve ciltaltı geçildi.
Skalp ve temporal kas sıyrılarak çengel ekartörler ile devrildi. Çepeçevre
serbest kemik kenarları ortaya kondu. Daha sonra bistüri ile frontotemporal
dura açıldı ve aşağıya devrildi. Frontal lob kafa tabanından disseke edilerek
leyla ekartör ile eleve edildi. Subdural mesafeden dura ve frontal sinüs arka
tabulasının defektif olduğu ve parankimin herniye olduğu görüldü. Frontal sinüs
arka tabulası etmoid sinüs ve orta hatta kadar ortaya kondu.
Frontal sinüs içerisindeki mukozalar tamamen soyuldu.
Aşağıdan burun içerisinden yapılan bakıda frontal sinüs reçesi ve defekt alanı
seçildi. Kalan mukozalar mukosel riskini engellemek adına tümüyle eksize
edildi.
İlk olarak kalvaryumdan alınan 2*2 cmlik kemik greft defekt
alanına yerleştirildi. Ardından abdominal fasya ve alınan yağ greftleri defekt
alanına yerleştirildi. Surgiceller ile desteklenerek 2. Kat fasya ile üzeri
örtüldükten sonra yeniden surgicel ile desteklenen alana spongostonlar
yerleştirildi.
Dura süturasyonu yapıldı. Üzerine duragen greft ve tısseel
sıkıldı. Epidural mesafeye 1 adet hemovac dren yerleştirildi.
Sağ femur laterali açılarak kemik grefti çıkartıldı. Sağ
femur lateraline 1 adet hemovac dren yerleştirilerek katlar kapatıldı. Daha
sonra kemik greft 5 adet plak ve 12 adet
vida ile yerine tespit edildi.
Burun içerisinden yapılan bakıda defektin kapatıldığı
görüldü . Sağ nazal pasaja öncelikle spongostanlar yerleştirildi. Ardından 5
adet ( 1 merosel 5'e bölündü) merosel tampon yerleştirildi
L3-4 vertebra spinöz çıkıntıları arasından kanül
ilerletildi. Subaraknoid mesafeye girişinde guide çıkartıldı. Yüksek basınçlı
bos geldiği görüldü. Daha sonra kanül içinden lomber eksternal dren katateri
ilerletildi. Kanül çekildi. Kataterin spontan çalıştığı teyit edildikten sonra
cilde tespit edildi. Operasyona son verildi.
POSTOPERATİF KONTROL: Hasta düzenli takip edilmekte olup
rinore yakınması kalmadı. Son kontrol 14.04.2025 tarihinde olup yapılan
endoskopik bakıda defekt olmadığı operasyon alaındaki mukozal iyileşmenin iyi
olduğu izlendi. 14.04.2025 tarihli beyin MRG de Bos kaçağı ve ensefalosel
uıyumlu görünüm izlenmedi
SONUÇ: Travma sonrası
gelişen BOS rinore nispeten nadir görülmekle birlikte, çoğunlukla kendiliğinden
iyileşme eğilimindedir. Ancak dirençli vakalarda morbidite ve mortalite riski
yüksektir; bu durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir.
Cerrahide temel
prensip, kafa tabanı anatomisini rekonstrükte ederek BOS kaçağını, menenjit ve
mukosel oluşumunu önlemek ve aynı zamanda kozmetik sonuçları optimize etmektir.
Endoskopik
transnazal yaklaşım, BOS rinoresinin tedavisinde önemli bir yer edinmiş olsa
da, kullanımı belirli durumlarla sınırlıdır (küçük, iyi lokalize defektler ve
cerrahi müdahale gerektirmeyen beyin yaralanmaları). Buna karşılık, kraniotomi
; beyin herniasyonu , intrakranial hematom veya kranial sinir hasarı içeren yaralanmalar
gibi kompleks durumlarda tercih edilir. Bu tür kompleks vakalarda, yeterli
eksplorasyon ve onarım sağlamak için intrakraniyal (özellikle ekstradural)
yaklaşım gerekli olabilir.
Bu nedenle, BOS
kaçağı olan hastaların tedavisinde cerrahi yöntem seçimi, lezyonun
lokalizasyonu, boyutu ve eşlik eden patolojiler dikkate alınarak
multidisipliner bir yaklaşımla belirlenmelidir.