Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, cilt.6, sa.14, ss.27-40, 2008 (Hakemli Dergi)
Osmanlı Devleti’nin XVII. yüzyılda başlayan güç kaybı, XIX. yüzyılda özellikle
Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik akımının etkileriyle parçalanmaya dönüştü.
Oluşan ayrılıkçı milletçilik hareketi Osmanlı toplumu içinde, öncelikli olarak Sırp, Rum, Bulgar,
Romen, gibi Hıristiyan unsurlar, sonradan da Arap, Arnavut gibi Müslüman unsurlar arasında
yaygınlık kazanmaya başladı. Bu hareketlerin giderek güç kazanması Pax Ottomana da denilen
Osmanlı birlik ve beraberlik anlayışına ağır darbeler indirdi.
I. Dünya Savaşı başlarında, daha önceki dönemde ortaya çıkan ayrılıkçı Balkan
milliyetçiliğinden etkilenerek Anadolu Rumları arasında, İtilaf güçlerine casusluk yapma ya da
altıncı kol olarak da nitelenebilecek çeteleşmeler hükümet aleyhindeki faaliyetler olarak
görülmeye başladı. Bunların yanında askere alınan azınlıklara mensup askerler arasında yoğun
oranda firar teşebbüsleri gerçekleştirildi. Ülke dışına firar eden azınlık askerlerinin İtilaf
Devletleri'nin askeri kıtalarına katıldıkları, ülke içine firar edenlerin ise çeteler oluşturdukları
görüldü. Oluşan bu sürecin gerek yerli Müslüman halka, gerekse cephelerdeki Osmanlı askeri
birliklerine zarar vermeye başlaması üzerine hükümet tarafından zararlı faaliyetleri görüldüğü
tespit edilen Rum topluluklarının zorunlu olarak ikamet bölgeleri değiştirildi.
Bu yazının amacı, hükümet kararı sonucunda gerçekleştirilen Rum tehcirinin hangi
nedenlere dayandırıldığı, sevkiyat ve yeniden yerleştirilme aşamalarında ne gibi zorluklarla
karşılaşıldığı ve sonuçlarının neler olduğu sorularına cevap bulabilmektir.