Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, vol.17, no.34, pp.319-348, 2017 (Peer-Reviewed Journal)
The transition process into the multi-party system originated in Turkey upon the World War II is a prominent period concerning the development of democracy within the country. The most thought-provoking subjects related to this process cover how the main actors of the process: İsmet İnönü and People’s Republican Party (CHP) got ready for the new era, what they would execute, and how they would react on the upcoming developments. Following a long years run of one-party governmental system, the administrative board of CHP brought in a range of modifications in the party bylaw and manifesto, compatible with the democratic atmosphere of the age, in order to suppress the strengthening political power of the opposition and to adapt the party to the brand new process. In line with the objective of consolidating their identity as a political party and attracting the support of large masses, an understanding of taking notice of various opinions, demands, and problems of the party organization that is in direct contact with the people began to be dominant within the party. In order to soundly identify the extensive problems witnessed by the party organizations on a course of years and to cater relevant solution to the problems, the competent authorities of the party such as the Congress and the Inspectorship conducted actively. The resolutions concluded at the congresses, where the delegates of party members could express their views freely and hot debates took place, prevented the party from a potential sudden loss of votes. In addition, the Inspectorship department of the party was employed actively so as to determine the main reasons for the loss of votes in consideration of people’s support, and the problems of the organization properly. The inspectors dispatched across the country noted the problems soundly, objectively, and with no political concerns in their reports. They further specified the factors leading to the alienation of the people from the party and they made suggestions as a remedy to these problems. CHP could manage to carry some of the suggested policies into effect whereas the time was scarce to implement all of them since they had no other option but to hand over the power to the Democratic Party (DP) in 1950 to found a new government.
This article will address to the several issues confronted by the CHP party
organization during the transition process into the multi-party political system, as regards to
the negotiations occurred during the congresses and according to the inspector reports as well
as the suggested remedies instrumented toward these issues. The primary references used
for this study are the congress minutes and the inspection reports obtained from the Prime
Ministry Republic Archive. Furthermore, a number of memoirs written by the witnesses of
the above-mention period and some studies featuring the period have also been used
1923 yılında Cumhuriyet rejimine geçilmesinin ardından, Mustafa Kemal Atatürk’ün
başında bulunduğu CHP, “Ulus Devlet” oluşturma yolunda, batılı değerleri temel alarak
aralıksız yürüttüğü devrimler sonucu Türk toplumunu, 20. Yüzyılın modern dünyasıyla
sağlıklı ve düzeyli ilişkiler kurabilecek bir düzeye getirmişti. Atatürk hayatını kaybettiğinde,
bu modernleşme sürecinin tamamlanamayan tek halkası, ülkede sağlıklı yürüyen bir
demokrasinin simgesi olacak olan çok partili siyasi hayattı. İkinci Dünya Savaşı sonrası,
Türkiye’de demokrasinin gelişimine yönelik yeni bir süreç başladı. 1945 ile 1950 yılları arasını
kapsayan bu çok partili hayata geçiş sürecinde, ülke içinde yeni siyasi partiler kurulurken,
basın üzerindeki baskılar hafifletilmiş, muhalif kesimlerin görüşleri kamuoyunda paylaşılır
olmuştu. 1946 yılında Celal Bayar tarafından kurulan Demokrat Parti(DP)’nin, halktan destek
görmesi ve kısa süre içinde örgütlenerek, geniş bir toplumsal tabana ulaşması, CHP içinde,
iktidarı kaybetme endişelerinin yaşanmasına neden oldu.
Bu süreci başlatan ve yürüten temel aktörler olan İsmet İnönü ve Cumhuriyet Halk
Partisi(CHP)’nin, bu yeni döneme kendisini nasıl hazırladıkları, neler yapacakları, gelişmeler
karşısında nasıl bir tavır alacakları cevabı en çok merak edilen sorular arasında yer aldı. Uzun
tek parti yıllarının ardından CHP’li idareciler, muhalefetin güçlenmesinin önüne geçmek
ve partiyi bu yeni sürece adapte etmek adına, partinin tüzük ve programlarında, dönemin
demokrasi ruhuna uygun bir dizi değişikliklere gitti. Siyasi parti kimliğini güçlendirme,
geniş halk kitlelerinin desteğini arkasına alma yolunda, halkla direkt temas halinde olan parti
teşkilatının görüş, istek ve sorunlarını dikkate alan bir anlayış, parti içinde hakim olmaya
başladı. Parti teşkilatlarının yıllardır biriken sorunlarını yerinde tespit etmek, doğru çözümler
üretmek adına, partinin yetkili organları arasında yer alan Kurultay ve Müfettişlik kurumları
aktif olarak işletildi. Partili delegelerin özgürce görüşlerini ifade ettiği ve sert tartışmalar
yaşandığı kurultaylarda alınan kararlar, partinin hızla oy kaybetmesinin önüne geçti. Ayrıca
partinin halk nezdinde oy kaybetmesinin nedenlerini ve teşkilatın sorunlarını yerinde tespit
etmek adına, müfettişlik kurumu aktif olarak kullanıldı. Ülkenin dört bir yanına gönderilen
müfettişler, yerinde, objektif, hiçbir siyasi kaygı taşımadan sorunları raporlarında belirttiler.
Halkın partiden uzaklaşma gerekçelerini belirterek, partinin bu sorunları gidermesi yolunda önerilerde bulundular. CHP, bunların bir kısmını hayata geçiren adımlar atarken, bir kısmını
gerçekleştirecek zaman bulamadı ve 1950 yılında iktidarı DP’ye devretti.
Bu çalışmada, çok partili hayata geçiş sürecinde, kurultay görüşmeleri ve müfettişlik
raporlarına göre, CHP parti teşkilatının karşılaştıkları sorunlar ve bu sorunlara yönelik
üretilen çözüm yollarına değinilecektir
Çalışmanın temel kaynakları kurultay tutanakları ve Başbakanlık Cumhuriyet
Arşivi’nden elde edilen müfettişlik raporlarıdır. Ayrıca dönemin tanıklarının anıları ile
dönem hakkında yapılan araştırmalardan da yararlanılmıştır.