yedi, sa.29, ss.147-157, 2023 (Hakemli Dergi)
2001’de biten Yugoslav Savaşları sonucunda Yugoslavya dağılmış ve aşama aşama bağımsız yeni ülkeler kurulmuştur. Emir Kusturica sinemasında Yugoslavya’nın tarihi, dağılması ya da siyasi durumundan ziyade gelenekler, müzik ve ritüeller karşımıza çıkmaktadır. Masalsı bir yaklaşımla ele aldığı hikâyelerde yer yer fantastik anlatıma yönelmesi onun filmlerini büyülü gerçekçilik bağlamında incelememize olanak sağlar. Temel olarak gerçekliği daha da derin vurgulamak adına ortaya çıkan büyülü gerçekçilik, zamanla edebi eserlerde ve sinemada gerçeklikten kopmak ya da gerçeklikten kaçış olarak kullanılmaya başlanmış ve temel anlamından uzaklaşmıştır. Kusturica’nın çoğu filminde büyülü gerçekçiliği kullanmasının sebebi, gerçeklikten kaçış imkânı sağlaması olarak değerlendirilebilmektedir. Özellikle de Yugoslav Savaşları döneminde çektiği üç filmden ikisi olan; Arizona Rüyası (Arizona Dream, 1993) ve Kara Kedi Ak Kedi (Black Cat White Cat, 1998) filmleri savaş döneminde çekilmesine rağmen, savaş temasından uzak kalmış ve büyülü gerçekçiliğe hem biçimsel hem de içerik olarak oldukça yaklaşmıştır. Yeraltı (Underground, 1995) filmi ise temel olarak savaş temasına yaslanmış olmasına rağmen Yugoslav Savaşları’ndan uzak durarak İkinci Dünya Savaşı’na odaklanır. Bu çalışmada, Kusturica’nın Yugoslav Savaşları döneminde çektiği üç film, Frederic Jameson’un “büyülü gerçekçilik” kavramı ve kavramın kodları üzerinden incelenecektir.