Psikanalizin Bilim Sorunu: Bilimsel Bir Psikoloji Projesi’nden Nöropsikanalize


Binbay İ. T.

Madde, Diyalektik ve Toplum, cilt.3, sa.3, ss.194-202, 2020 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Derleme
  • Cilt numarası: 3 Sayı: 3
  • Basım Tarihi: 2020
  • Dergi Adı: Madde, Diyalektik ve Toplum
  • Sayfa Sayıları: ss.194-202
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Sigmund Freud (1856-1939) tarafından geliştirilen zihin kuramı tıbbın (nörofizyolojinin) içinden çıkmış ama oraya neredeyse bir daha hiç uğramamıştır. Freud 1895’te yazdığı Bilimsel Bir Psikoloji Projesi’nde zihin ile nörofizyoloji arasında köprüler kurmaya çalışmış ama bu proje hep taslak olarak kalmıştır. Freud bu başlangıç noktasına bir daha geri dönmemiştir. Ancak çeşitli yazılarında yaşadığı dönemin kısıtlılıklarına ve gelecekteki bir nörolojik bilim olarak zihin bilime işaret etmiştir. Öbür taraftan Freud zihin kuramında çeşitli geliştirmeler, incelemeler ve farklılıklar yaptıkça tıbbi bir bilim olarak zihin bilimden uzaklaşmıştır ama aynı zamanda neredeyse tüm yazılarında “bilim” olmayı, bilimselliği, “hipotezleri” ya da “psişik aygıtı, mekanizmaları” önemsemiştir. İşte bu iki nokta (Freud’un yarım kalan girişimi ve kuramındaki spekülatif yan) günümüze kadar psikanalizin bilimsel olmamakla ve hatta bir din, bir yalancı-bilim olmakla suçlanmasına yol açmıştır. Psikanalizin tarihsel seyri de bu suçlamalara yeterli malzeme sağlamıştır. Bu yazı, Freud'un zihin teorisinin (kendi iç gelişim dinamiklerini de göz önünde bulundurarak) nöropsikiyatri tarihi boyunca bilimle olan ilişkisini incelemeyi amaçlamaktadır.
Yazı bu kapsamda üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Freud’un zihin işleyişine dair düşüncelerinin oluştuğu 19. yüzyıl tıbbı ve nörofizyolojisi ele alınmaktadır. Freud’un zihin işleyişine dair konumu, aynı dönemde yaşamış olan Alman, Fransız ve Rus biliminsanları, fizyologlarla karşılaştırılmaktadır. Bir yandan da 19. yüzyıl biliminden Freud’un zihin kuramına devrolunan özelliklerin altı çizilmektedir. İkinci bölümde ise nöropsikiyatride ortaya çıkan yenilikler Avrupa’da yükselen sınıf mücadeleleri ile birlikte ele alınmaktadır. Freud bu dönemde hem kuramında kimi yeniliklere gitmiş hem psikanalizin etkisi genişlemiş hem de psikanalize yönelik “bilim değil ideoloji” olduğu yönünde değerlendirmeler artmıştır. Bu değerlendirmeler Karl Popper’den Karl Jaspers’e ve Cristopher Caudwell’e kadar uzanmıştır. Üçüncü bölümde ise psikofarmakolojinin ortaya çıkmasından sonra psikanalizin psikiyatri içinde azalan etkisi tartışılmış ve 1995 sonrasında heyecanla karşılanan nöropsikanalize değinilmiştir. Tüm bu süreç Freud’un zihin kuramının bilim olup olmamasına göre değerlendirilmiştir.


Anahtar kelimeler: Freud, psikanaliz, nöroloji, psikiyatri, bilim, ideoloji, nöropsikanaliz

Freud’s theory, although emerged from neurophysiology, never returned to its origins. In his 1895 manuscript, The Project for A Scientific Psychology, Freud tried to build bridges between mind and neurophysiology, but project always remained a draft. Freud never returned to this starting point. However, in his various later writings, he pointed to the limitations of his period and the psychology of the future as a neurological science. On the other hand, as Freud made various improvements and differences in his theory of mind, his thought was distanced from “science” as a medical science, but at the same time he paid attention to being “science”, and used words such as “hypotheses” or “psychic apparatus, mechanisms” in all his writings. These two points (Freud’s incomplete initiative and speculative side in his theory) have led to the accusation of psychoanalysis for being unscientific and even for being a religion, a pseudo-science. The historical course of psychoanalysis also provided sufficient material for these accusations. This article aims to examine the relationship between Freud’s theory of mind and science throughout the history of neuropsychiatry.
The article consists of three sections. The first section reviews 19th century medicine and neurophysiology. Freud’s theoretical position is compared to German, French and Russian physiologists who lived in the same period. The characteristics of 19th century science that influenced Freud’s theory of mind are underlined. In the second section, the innovations emerging in neuropsychiatry are discussed with the rising class struggles in Europe. In this period, Freud has made updates hand in hand with both the extending impact of psychoanalysis, and the evaluations that psychoanalysis is “science but ideology”. These evaluations range from Karl Popper to Karl Jaspers and a major Marxist, Cristopher Caudwell. In the third section, after the emergence of psychopharmacology, the decreasing effect of psychoanalysis in psychiatry was discussed and neuropsychoanalysis which was formed after 1995 was briefly mentioned. This century-long process has been evaluated with a central emphasis on whether Freud’s theory of mind is science.


Key words: Freud, psychoanalysis, neurology, psychiatry, science, ideology, neuropsychoanalysis