Unutulmuş Bir Dili Canlandırman: Sekoyana’nın Kapıları’xxnda Doğa Okuryazarlığı


Gökçen N.

2. Disiplinlerarası Ekolojik ve Etik Temaslar: Yeryüzü İçin Adalet Sorunu, İstanbul, Turkey, 9 - 10 May 2018

  • Publication Type: Conference Paper / Summary Text
  • City: İstanbul
  • Country: Turkey
  • Dokuz Eylül University Affiliated: Yes

Abstract

Unutulmuş Bir Dili Canlandırmak: Sekoyana’nın Kapıları’nda Doğa Okuryazarlığı

Şiirsel Taş’ın çocuk kitabı olarak yayımladığı Sekoyana’nın Kapıları (2017), küçük bir çocuğun bilge bir kadından; ağaçların, hayvanların, dağların, suyun yani insan dışı doğanın dilini öğrenme sürecini anlatır. Saçları ağarmak yerine yeşermiş Sekoyana’nın küçük basit kulübesinin dört kapısının her biri doğanın farklı anlamlarına açılır, çocuk da onunla kaldığı kısa süre içinde doğayı dinlemeyi ve okumayı, insan dışı varlıkların, onları dinlemesini bilenlerle konuşabildiğini, bu dilin duyu organlarının tümüyle, özellikle dokunmayla, ilgili olduğunu öğrenir.

İnsan ve insan olmayan doğanın arasına çekilen ayraçlar içinde günümüzde en yaygın olarak tartışılanı “dil”dir. Dile sahip olmak insanı diğer varlıklar içinde en yüksek yerde konumlandırmak için bir kaldıraç görevi görür. Oysa dilin yalnızca insana özgü olmadığı, insan dışı varlıkların da kendi aralarında çok karmaşık iletişim sistemleri kurduğu ve birbirlerinin varlıklarından, durumlarından haberdar oldukları, insanın üstünlüğü tartışmalarını önemli ölçüde zayıflatmıştır. Ayrıca insana ait dilin bir ayrıcalıktan çok, dış gerçekliğin üstünü örten bir hapishane olduğunun tartışılmaya başlanması, insanın avantajını dezavantaja çevirmiştir. Sembolik dile hapsolmuş insanın bu duvarları yıkabilmesinin anahtarı diğer varlıkların dilini (yeniden) öğrenmesi ve onları dinlemeye, okumaya çalışmasıdır. Serpil Opperman’ın madde-metin olarak adlandırdığı ve doğada canlı cansız her varlığın bedeninde, maddesinde barındırdığı öyküler, metinler, onları okumayı ya da dinlemeyi bilenlere kendilerine ilişkin bambaşka dünyaları sunarlar.

Şiirsel Taş’ın kitabı hedef kitlesi olan çocuklar bu dili en çabuk öğrenebilen grubu oluşturur. Çünkü çocuklar, teknolojik oyuncakların ve kapitalist tüketim süreçlerinin ağlarına büyüklerden daha az dolanmış durumdadırlar. Şiirsel Taş, ekolojik bilinç sahibi çocuklara ulaşmanın doğadaki tüm varlıkların içkin bir değere sahip olduğu düşüncesine dayanan ekolojik adaleti tesis etmenin önemli bir koşulu olduğunun örneğini vermektedir.