100.YILINDACUMHURİYET’İNKADINLARI/ “KADINLARINCUMHURİYETİ”(1923-2023), İstanbul, Türkiye, 27 - 29 Ekim 2023, cilt.1, ss.868-869
1965 Nüfus Planlaması Yasası Tartışmaları
Ekseninde Kadının Üreme Hakkı
––––––––––––
Gurbet Gökgöz Bilen
Dokuz Eylül Üniversitesi (Dr.)
Yüzlerce yıldır kadın bedeni üzerinde hâkim olan ataerkil anlayış,
ulusçuluk akımıyla birlikte bu hâkimiyetini ulvi amaçlara hizmet etme bahanesiyle yeniden biçimlendirmiştir. Cumhuriyet’le birlikte kadının hayatında göreli bir özgürleşme olsa da kadın bu modelin çocuk doğurmakla
yükümlü olan uygulayıcısı rolünde idi. Evlilik dışı ilişkiler yadırganırken
kadın ancak evlendiğinde seksüalite içinde olabilir ve makbul çocuklar
doğurabilirdi. Kadın kürtaj olmak isterse cinayet işlemiş sayılmaktaydı.
Resmî olarak gebeliğin her döneminde kürtaj yasaktı. Kadının “anne olmak istememesi” göz ardı edilmekte hatta bu düşünce ayıplanmaktaydı.
Çünkü Cumhuriyetin çoğalmaya ihtiyacı vardı. Erken Cumhuriyet döneminden 1960’lara kadar nüfusun artırılması politikası bu eksende devam
ettirildi. Ancak 1960’larda nüfus artış hızının %27,8’lere yükselmesi ve yakın gelecekte sosyoekonomik hayatın nüfus artış hızını karşılayamayacağı
tespitleri üzerine bu politikadan vazgeçildi. 1960 askerî müdahalesi sonrasında dönemin siyasi aktörlerinin istikrar, refah ve büyüme iddialarının
zarar görmesi ihtimaline karşı nüfusun kontrolsüz çoğalmasını önleyecek
adımlar atılmaya başladı. Bu eğilime, 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda
bulunan sosyal devletin yansıması olarak görülebilecek “vatandaşlarının
kaliteli yaşam şartlarına kavuşturulması” ilkesi de eklenince kontrolsüz ve
sağlıksız doğumların önüne geçilmesi daha da önemli bir hale geldi. 1963
yılında Hıfzıssıhha Kanunu’nun 152. maddesinde “Hamile kalmayı engelleyecek her türlü araç, gereç veya ilaç kullanımının yasaklanması çağa uygun değildir,” denilse de bu madde yasakların kalkması için yeterli olmadı.
1965 yılına kadar kürtaj yaptıran kadınların cinayet işlediğini, doğuran
869
kadının kutsanması ve takdir görmesi gerektiğini belirten yasa yapıcılar,
aynı yıl “Nüfus Planlaması” adıyla yeni bir yasa planlamaya girişmiş ve kadın bedeni üzerinden genel nüfusa yönelik yeni bir politika üretmeye odaklanmıştır. Bu yasayla, istenmeyen gebeliklere son verebilme imkânı tanınacak olması Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu’nda ciddi tartışmalara
da neden olmuştur. “Yasanın adı ne olmalı?” sorusuyla başlayan tartışmalar
Meclis ve Senato’nun ağırlığını oluşturan CHP ve Adalet Partili üyelerce kısır atışmalara dönüştürülmüştür. Yasayla ilgili muhafazakâr/milliyetçi kanattan yönelen iddialar şöyledir: “Tasarı ABD ve İngiliz kökenlidir”, “Türk
milleti ortadan kaldırılmak isteniyor!”, “Her nüfus bir asker demektir”,
“Nüfus planlaması sosyalistlerin/komünistlerin planıdır”, “Doğum kontrol
hapları nikâhsız birliktelikleri artırır.” Görülen o ki, temel insani hak olan
yaşama hakkı karşısında yönetici elitler kadın bedeni üzerindeki kontrollerini bırakmak istememektedir. Bu iddialara cevap veren nispeten sosyal
demokrat/ulusalcı kanat ise “Fakir halk çok çocuk yaparak ekonomik zorluğa itiliyor”, “Halk doğum kontrol konusunda bilinçlendirilmedikçe iktisadi
ve sosyal felaketlere yol açılıyor”, “Çocuk istemeyen kadınlar düşük yapmak için kocakarı ilaçları kullanarak hayatlarını riske atıyor” diyerek yasayı
savunmaktadır. Ancak tüm tartışmalara rağmen 10 Nisan 1965’te Nüfus
Planlaması adıyla yasa çıkarılmıştır. Böylece kadınların gebeliği önleyici
ilaç ve benzeri araçları kullanmaları önündeki engeller kaldırılmıştır. Açılan
Nüfus Planlaması Klinikleri sayesinde iki yıl içinde 84.285 kadına rahim içi
araç (RİA) uygulaması yapılmış ve giderek yaygın hale gelmiştir.
Bu çalışmada amacımız, 1965 yılında mevcudunun %99’u erkek olan
Senato ve Meclis’teki erkek egemenliğinin kadın bedenine doğrudan müdahale eden bir yasa üzerindeki tutum, söylem ve eylemlerini analiz etmektir. Az sayıda kadın vekilin çabalarına da yer verilecektir. Bildirimiz
bir yandan devletin kadın bedenini siyasi politikalarına nasıl araç olarak
kullandıkları sorusuna cevap ararken diğer yandan Türkiye’de kadının
gebelikten korunma, kürtaj olma gibi temel haklarına kavuşma mücadelesine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Araştırmamız TBMM ve Cumhuriyet
Senatosu tutanaklarına, devlet arşivlerine, ulusal basına ve basılı kaynaklara dayalı olacaktır.
Anahtar kelimeler: Nüfus planlaması, istenmeyen gebelik, cinsellik, doğum, kürtaj, aile