Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt.22, sa.4, ss.1501-1520, 2020 (Hakemli Dergi)
ÖZ: Yaşlanma
ve yaşlılık konusu, özellikle modern dönem içerisinde genellikle ölüm ve bitiş
temaları ile birlikte anılmıştır. Bunun etik sonuçlarının yanısıra politik
sonuçları da olmuştur. Öte yandan yaşlılık, başlıbaşına bir konu olarak ele
alınmaktan da kaçınılan bir konudur. Simone De Beauvoir konunun yeterince
felsefi olmadığı, yaşlı bireyler ve yaşlılık periyodu üzerine konuşmanın
önemsiz olduğu gibi çeşitli önyargıların, bu konunun felsefenin dışına
itilmesine neden olduğunu belirtir. Beauvoir’ın bu saptamaları modern çağın
bireyselleşme, çalışma ve tüketim odaklı yaşam biçimi içerisinde yaşlı
bireylerin konumuna işaret etmektedir. Gelenekten kopuşla birlikte modern
yaşamın, yaşlı bireyleri tecrübe ve aktarımın özneleri olmaktan çıkartıp
topluma ayak bağı olan kimseler olarak gördükleri açıktır. Özellikle
kapitalizmin gelişmesiyle birlikte yaşlılar kamusal alanda söz sahibi olamayan,
sadece bakım ve gereksinim kavramlarıyla tanımlanan bireyler haline
gelmişlerdir. Bütün bu düşünme biçimleri yaş ayrımcılığını besleyen temel
kaynaklardır. Bu nedenle yaşlılık hakkında daha fazla düşünmeye, yaşlılığın
bilgelikle özdeşleştirildiği Antik döneme yeniden bakarak yaşlılığın farklı
anlamlarını hatırlamaya ihtiyacımız vardır. Kuşkusuz bu dönemde yaşlılığın
statüsü de bugün tartışılabilir durumdadır. Ancak modern paradigmanın ve
kapitalist tüketim mantığının belirlemelerinden kurtulmak için böyle bir
inceleme gereklidir. Bu makalede farklı düşünürlerin görüşlerinden
faydalanılarak yaşlılığa yönelik yeni bir felsefi bakış geliştirilmeye
çalışılacaktır.
ABSTRACT: Especially in the modern period,
the subjects of aging and old age have referred with the themes of death and
ending. This had political consequences as well as ethical consequences. On the
other hand, aging is an issue that is avoided to tackle as an issue on its own.
Simone De Beauvoir states that various prejudices such as the subject is not
philosophical enough, the discussion on the elderly and the old age period is
insignificant, caused to exclude this issue from philosophy. These
specifications of Beauvoir point to the place of elderly people in the
lifestyle of modern age when is focused on individualization, work and
consumption. Through the breaking with tradition, it is clear that modern life
considers elderly people as a drawback in society, rather than the subjects of
experience and transfer of knowledge and skills. Especially with the
development of capitalism, the elderly people have become individuals who
cannot have a say in the public sphere and they generally have defined only
with the concepts of care and needs. All these ways of are the main sources
that promote age discrimination. Therefore, we need to think more about old
age, and to remember the different meanings of being elderly by taking a fresh
look at the Ancient period when old age has identified with wisdom.
Undoubtedly, the status of elderly people in this period is also controversial
for today. Neverteheless such an investigation is necessary to escape the
determinations of the modern paradigm and the capitalist consumption logic. In
this article I will try to develope a new philosophical perspective on aging by
making use of the views of different thinkers.