Hidroksiüreye bağlı kutan yan etkiler: olgu sunumu


Avcı C., Özçelik D. F., Özbağçıvan Ö., Lebe B., Aktan Ş.

15. Ege Dermatoloji Günleri, Muğla, Türkiye, 11 - 15 Mayıs 2022, sa.34, ss.97-98

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Muğla
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.97-98
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

AMAÇ: Hidroksiüre kullanımına bağlı olarak deride hiperpigmentasyon, atrofi, alopesi, poikiloderma, tırnak değişiklikleri, bacak ülseri ve non-melanom deri kanserleri gibi kutan yan etkiler gözlenebilmektedir. Burada polisitemia vera nedeni ile hidroksiüre tedavisi alan ve sağ ayak tabanında 1,5 yıldır iyileşmeyen ülserasyon bulunan 63 yaşındaki bir kadın olgu sunulmaktadır. OLGU: 63 yaşında bir kadın hasta bir buçuk yıldır sağ ayak tabanında ağrı ve akıntının eşlik ettiği yara yakınması ile polikliniğimize başvurdu. Hasta ayakta yara yakınması dışında üç yıldır el parmakları üzerinde kızarıklıklar, 1,5-2 yıldır da tüm vücutta kuruluk yakınması tanımladı. Bir yılda 4 kilo kaybı dışında halsizlik, iştahsızlık, gece terlemesi, kas güçsüzlüğü gibi ek yakınmaları yoktu. Polistemia vera tanısı olması nedeniyle 7 yıldır hidroksiüre ve allopürinol tedavisi almaktaydı. Hastanın dermatolojik bakısında sağ kulak aurikulasında eritemli papular dökü, sağ ayak lateral alt kısmında yaklaşık 5x3cm boyutlarında düzensiz kenarlı, zeminde sfasel ve yer yer krustalar izlenen ülserasyo (resim 1), el parmakları metakarpofalangeal ve interfalangeal eklemleri üzerinde guttat boyutlarda livid renkli papulalar (resim 2), tüm vücutta kserozis (resim 3), el ve ayak tırnaklarında kahverengi-gri renkli longitudinal lineer hiperpigmentasyon, palmoplantar bölgelerde hiperlinearite, kserozis ve livid renkli likenifikasyon ve hiperkeratoz izlendi. Hastanın laboratuvar tetkiklerinde karaciğer ve böbrek fonksiyonları, kreatinin kinaz ve alkalen fosfataz düzeyi normaldi. Hastanın ülserasyon kenarından akrokeratozis paraneoplastika, bowen hastalığı, skuamoz hücreli karsinom ön tanıları ile alınan insizyonel biyopsi sonucu epidermiste kompakt hiperkeratoz, fokal parakeratoz, düzensiz akantoz, bazal tabakada fokal vakuoler değişiklikler ve birkaç lenfosit ekzositozu, dermiste belirgin fibroplazi ve kalın duvarlı dar çaplı vasküler yapılarda proliferasyon şeklinde yorumlandı. Hastanın sol plantar bölgesinden dermatomiyozit, psoriasis, akrokeratozis paraneoplastika ön tanıları ile alınan biyopsisi benzer şekilde fokal parakeratoz, kompakt hiperkeratoz ve dermal fibroplazi olarak geldi. Hasta, gottron papulalarına benzeyen döküleri, palmoplantar eritem, hiperkeratoz ve likenifikasyonu ile edinsel iktiyozu olması nedeniyle paraneoplastik bir etyoloji açısından değerlendirildi, ancak malignite taraması negatifti. İlaç kullanım öyküsü, laboratuvar tetkikleri ve histopatolojik incelemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde hastanın mevcut klinik bulgularının hidroksiüre kullanımına bağlı olduğu düşünüldü. Hastanın kullanmakta olduğu hidroksiüre tedavisi hematoloji bölümüne danışılarak kesildi. TARTIŞMA: Hidroksiüre, kronik miyeloid lösemi, polisitemia vera, orak hücreli anemi ve talasemi gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılan antimetabolit bir ajandır. Hidroksiüre kullanımına bağlı deride hiperpigmentasyon, atrofi, alopesi, poikiloderma, tırnak değişiklikleri (melanonişi, onikolizis), bacak ülseri ve melanom dışı deri kanserleri gibi kutan yan etkiler gözlenebilmektedir. Ülserler, genellikle en az 5 yıl hidroksiüre kullanımı sonrasında görülür. Hidroksiüre tedavisinin kesilmesi veya dozun azaltılması ülserin iyileşmesi için genellikle yeterli olmasına karşın hidroksiüre kullanımına bağlı ülser gelişebileceği konusunda yeterli farkındalık olmaması nedeniyle hastaların tanısı gecikmektedir. Hidroksiürenin kesilmesine ek olarak malign dönüşüm açısından yakın dermatolojik takip ve ülsere lezyonlardan biyopsi alınması gerekmektedir. Dermatomiyozit benzeri döküntüler el parmak dorsallerinde, yüzde ve periorbital bölgede eritemli, livid renkli ve deskuamatif papüller ve plaklar olarak ortaya çıkar. Dermatomiyozitten farklı olarak miyopati veya malignite ile ilişkili değildir. Ancak hidroksiüre ile ilişkili dermatomiyozit benzeri döküntünün, melanom dışı deri kanserinin premalign bir öncüsü olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle hidroksiüre tedavisinin kesilmesi ve hastanın yakın takip edilmesi önerilmektedir. Lezyonlar tipik olarak hidroksiürenin kesilmesinden 10 gün ila 180 ay sonra bildirilmiştir. Hidroksiüre tedavisi alan tüm hastalar malign dönüşüm açısından düzenli dermatolojik taramadan geçmelidir. Özellikle bacak ülserlerinin nadir görülen bir yan etki olması ve tedavinin kesilmesi veya dozun azaltılması ile bu durumun kolayca gerilemesi nedeniyle bu konuda farkındalık oluşturmak için olgumuzu sunmayı uygun bulduk.