Novel findings in schizophrenia epidemiology: Dead-end or light at the end of the tunnel?


Creative Commons License

Binbay İ. T., Kırlı U.

Psikiyatride Güncel, vol.13, no.1, pp.35-46, 2023 (Non Peer-Reviewed Journal)

  • Publication Type: Article / Review
  • Volume: 13 Issue: 1
  • Publication Date: 2023
  • Journal Name: Psikiyatride Güncel
  • Page Numbers: pp.35-46
  • Dokuz Eylül University Affiliated: Yes

Abstract

The epidemiology of psychotic disorders, including schizophrenia, or psychoses more generally, is in its second century and present some very exciting findings. Modern research dating back to the 1930s has increased in recent years and the epidemiology of schizophrenia began to experience its "golden years" in the 1980s and the early 2000s. The prevalence and frequency studies conducted by the World Health Organization in different countries in the 1980s made a very important contribution to the field, and then epidemiological studies on different risk factors began to be conducted. In the 2000s, epidemiological schizophrenia research has diversified and focused on more specific risk factors such as the urban environment, childhood trauma, and infections in the womb. Epidemiology studies conducted in different countries of the world and with different sample groups have provided the revision and even the change of many “well-known and conclusive” information about schizophrenia or psychotic disorders. But the diversification and increase of research in the last 20 years has not brought a deeper understanding of the etiology of schizophrenia. In this article, we will review some of the important developments that have come to the fore in recent years, and the findings on some risk factors, while we will also discuss whether epidemiological studies in schizophrenia have entered a dead-end or whether there is a light at the end of the tunnel. 

Şizofreniyi de içeren psikotik bozuklukların ya da daha genel olarak psikozların epidemiyolojisi ikinci yüzyılını yaşıyor ve oldukça heyecan uyandıran bulgular sunuyor. 1930’lara dayanan modern araştırmalar son yıllarda giderek artmış ve şizofreni epidemiyolojisi “altın yıllarını” 1980 ile 2000’lerin hemen başındaki dönemde yaşamaya başlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1980’lerde, farklı ülkelerde yürütülen yaygınlık ve sıklık araştırmaları alana çok önemli bir katkılarda bulunmuş ve sonrasında da farklı risk faktörlerine yönelik epidemiyolojik araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. 2000’lerde ise epidemiyolojik şizofreni araştırmaları giderek çeşitlenmiş ve örneğin kentsel çevre, çocukluk çağı travması, anne karnında maruz kalınan enfeksiyonlar gibi daha özgün (spesifik) risk etkenlerine yönelmiştir. Dünyanın farklı ülkelerinde ve farklı örneklem grupları ile yapılan epidemiyoloji araştırmaları şizofreni ya da psikotik bozuklulara dair birçok “iyi bilinen, kesin” bilginin de gözden geçirilmesini ve hatta değişmesini sağlamıştır. Ama araştırmaların son 20 yıl içinde çeşitlenmesi, artması şizofreni etiyolojisinin daha derinden kavranmasını bir türlü getirmemiştir. Bu yazıda özellikle son yıllarda öne çıkan bazı önemli gelişmeleri, bazı risk faktörlerine dair saptanan bulguları gözden geçirirken, bir yandan da şizofrenideki epidemiyolojik araştırmaların bir çıkmaz sokağa mı girdiğini yoksa tünelin ucunda ışık mı göründüğünü ele alacağız.