PI-RADS SKORLAMA SİSTEMİNİN PROSTAT BİYOPSİSİ SONUCUNDAKİ KÖTÜ PROGNOSTİK FAKTÖRLERLE İLİŞKİSİ


Sarıkaya A. E., Şen V., Sinirsiz C., Tuna E. B., Yörükoğlu K., Altay C., ...Daha Fazla

16. Üroonkoloji Kongresi, Antalya, Türkiye, 8 - 12 Kasım 2023, ss.1

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş: Prostat biyopsisi ile prostat adenokarsinomunun derecesi ve bunun yanında rekürrens ve prognoz üzerinde etkisi olduğu bilinen intraduktal karsinom (IDK), perinöral invazyon (PNI), atipik küçük asiner proliferasyon (ASAP), yüksek dereceli neoplazi insitu (H-PIN), ekstraprostatik yayılım (EPE), kribriform patern gibi tümörün patolojik özellikleri saptanabilmektedir. Son yıllarda yüksek rezolüsyonlu görüntüleme sisteminin verimliliğinin artması sonucu multiparametrik prostat MR görüntülemelerinde ekstraprostatik yayılımın ve dolayısıyla adjuvan tedavi ihtiyacı ve prognozun biyopsi sonucundan daha iyi değerlendirilebileceğini belirten yayınlar mevcuttur. Çalışmamızda prostat kanseri ön tanısı ile multiparametrik prostat MR çekilen ve biyopsi yapılan hastaların PI-RADS skorları ile tümörün histopatolojik özellikleri arasındaki ilişkiyi inceledik.

Metod: MR görüntülemesi olan ve patoloji sonucu prostat adenokarsinom olarak sonuçlanan 112 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar PI-RADS 1-2-3 (n=21) ve PI-RADS 4-5 (n=91) olarak iki gruba ayrıldı. İntraduktal karsinom, perinöral invazyon, atipik asiner proliferasyon, yüksek dereceli neoplazi insitu, perinöral invazyon, ekstraprostatik yayılım, kribriform pattern gibi histopatolojik özellikler iki grup arasında incelendi. Ardından bu histopatolojik özelliklerin nodül uzun çapı ile ilişkisi incelendi. Normal dağılıma uymayan nicel verilerin kıyaslanmasında Mann-Whitney U testi, nitel verilerin kıyaslanmasında ise ki-kare testi kullanıldı ve p<0.05 değeri istatistiksel anlamlılık olarak kabul edildi.

 

Bulgular: PI-RADS 1-2-3 ve PI-RADS 4-5 lezyon varlığı ile IDK, EPE, ASAP, H-PIN ve kribriform patern arasında anlamlı ilişki gözlenmezken PNI varlığı ve PI-RADS grupları arasında anlamlı ilişki saptandı (p=0.032, Tablo 1).  Nodül uzun çapı ile kribriform patern, H-PIN, EPE ve ASAP arasında ilişki gözlenmezken, IDK (medyan 16.5’e 12,6, p=0,021)ve PNI (medyan 15’e 12,1, p=0.024) ile nodül uzun çapının pozitif korelasyon gösterdiği gözlendi.

Tartışma: Günlük pratikte kullanımının her geçen gün artmasıyla beraber MR görüntüleme, prostat kanserinin T evrelemesi, cerrahi sınır pozitifliğinin ön görülmesi ve ekstrakapsüler yayılım gibi önemli prognostik faktörlerinin saptaması ile ön plana çıkmaktadır (1). Perinöral invazyon ancak patolojik incelemeyle ortaya konulabilmektedir. PNI varlığı peri-prostatik sinir liflerini, lumbosakral pleksusu ve siyatik siniri etkileyebilmekte ve kanser yayılımına yol açabilmektedir (2). Zhang ve arkadaşları oluşturdukları radiomik modelleme ile prostat MR görüntülemesi kullanarak PNI varlığının %94 sensitivite ve %86,5 spesifite ile tahmin edilebileceğini göstermiş ve görüntüleme ile PNI’nin erken evrede tespit edilmesinin hastalığın yönetimine etki edebileceğini savunmuştur(3).

Sonuç: Perinöral invazyon ve IDK gibi rekürrens üzerine etkili kötü prognostik göstergeler MR görüntülemede kendilerine ait ipuçları vermektedir. Doğru radyolojik parametreler ile yüksek sentivite ve spesifitede modalitelerin oluşturulması sayesinde biyopsideki eksik örnekleme sonucu atlanabilecek kötü prognostik göstergelerin tespit edilmesi hastalığın takip ve yönetiminde fayda sağlayacaktır.