VIII. INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON CURRENT DEVELOPMENTS IN SCIENCE, TECHNOLOGY AND SOCIAL SCIENCES, Paris, Fransa, 24 - 26 Ekim 2023, ss.65-75, (Tam Metin Bildiri)
Cross-dressing, karşı cinsle bağdaştırılan giysileri giymektir. Antik dönemlerden bugüne, karşı
cinsiyete ilişkin giysileri giymek deneyimlenmiş ve ilginç, komik, lanetli, günahkâr, şehvetli
gibi farklı sıfatlarla tanımlanmıştır. Cross-dressing 1990’lardan sonra cinsiyetin performatifliği,
toplumsal cinsiyet ve cinsiyetin akışkanlığı ekseninde irdelenmiş, medya ve sanat alanındaki
çeşitli yorumları ile popülerleşmiştir. Cross-dressing’in sahne ve gösteri sanatlarındaki tarihi
de oldukça eskiye dayanır. Antik Yunan ve Rönesans İngilteresi gibi kadınların sahneye
çıkmalarının yasak olduğu dönem ve kültürlerde erkekler, kadın rollerini oynamışlardır. Burada
erkeklerin, kadın rolüne bürünerek sahneye çıktıkları ve kadın rollerini birer kadın oyuncu gibi
canlandırdıkları aktarılmaktadır. Bu durum tragedyalarda inandırıcılık, komedyalarda ironi
kavramları ile değerlendirilmiş; bu oyuncuların toplumsal statüleri, ekonomik kazançları,
oyunculuktaki başarıları gibi konularla ele alınmıştır. Modern tiyatroda ise dramaturji ve
yönetmenliğin gelişmesi ile artık daha çok eğlence ve ara türlerde kullanılan cross-dressing
yanında cross-casting öne çıkmıştır. Cross-casting, oyun kişilerinin orijinal metinde belirtilenin
karşıtı cinsiyetteki oyuncular tarafından canlandırılmasıdır. 19. Yüzyıl öncesindeki
uygulamaların aksine modern tiyatroda bu cinsiyet değişimi bir zorunluluk sonucu değil, yeni
anlam arayışlarının, farklı eleştirel yaklaşımların bir ifadesidir. İkonik oyun kişilerinin karşıt
cinsiyetteki oyuncularca oynanması pek çok bakımdan incelenmeye değer bir konudur. Bu
bildiride cross-casting, Frank Wedekind’in Lulu adlı metninin Dresden Devlet Tiyatrosu’nda
2023 güz sezonunda prömiyeri yapılan yorumu çerçevesinde incelenmiştir.