2nd International Congress of Language and Translation Studies, Konya, Türkiye, 3 - 04 Kasım 2022, ss.80-81
İKİNCİ DİL ÖĞRENMEDE/ÖĞRETMEDE DİL BİLGİSİNİN ROLÜ
Dilbilgisi, dili farklı amaçlar için farklı bağlamlarda verimli bir şekilde kullanmamızı
sağlayan dil yeterliliğidir. Başka bir deyişle, dili doğru kullanıp kullanmadığımızı yargılamak
için dile uyguladığımız ölçülerdir. Dilbilim açısından gramerin farklı dalları vardır; her biri
dilde sesler (Fonetik), kelime yapısı (Morfoloji), cümle yapısı (Sözdizimi), anlam (Semantik)
ve üslup (Retorik) gibi belirli bir alanı işler. Bununla birlikte, ana dili konuşan biri için
dilbilgisi, ikinci bir dil öğrenen kişinin durumundan farklı şekilde çalışır. Ana dili konuşanlar
için dilbilgisi, anadilin sorunsuz ve zahmetsizce edinilmesini kolaylaştıran içsel bir
kapasitedir. Öte yandan, ikinci dil öğrenen için dilbilgisi, istenen sonuca ulaşmak ve istenen
dil yeterliliğini elde etmek için bilinçli ve genişletilmiĢ bir süreci içerir. Herhangi bir yabancı
dilin öğrenilmesinde dilbilgisinin rolü yadsınamaz olsa da, ikinci dil derslerinde saf
dilbilgisinin ne ölçüde öğretilmesi gerektiği hala tartışmalıdır. Buradaki soru, ikinci bir dil
öğrenmede dilbilgisinin vazgeçilmez olup olmadığı her zaman bir araştırma alanı olmuştur.
Bu araştırma, iki yaklaşımı analiz ederek dilbilgisinin ikinci bir dil öğrenme ve/veya
öğretmedeki önemini sorgulamaya çalışmaktadır: Birincisi, dil öğretiminde dilbilgisine dayalı
yaklaşım. Bu bölüm, artıları ve eksileri ile özel dilbilgisi yaklaşımını vurgulayacaktır. Bu
yaklaşımda öğrenci, öğretmen tarafından açık ve kapsamlı bir şekilde öğretilen saf dilbilgisi
kuralları ile karşı karşıya kalır. Öğrencinin dili öğrenmede ilerledikçe teorik kuralları
öğrenmesi beklenir. Bu kuralcı yaklaşım, öğrenenin öğrenilen dile ilişkin yetkinliğini artırır.
Ancak öğrenenin bu yetkinliği dilin işlevsel amacına hizmet etmek için performansına
yansıtıp yansıtmadığı tartışmalıdır. ikinci olarak, bir dil öğretiminde sıfır gramer yaklaşımı
veya iletişimsel yaklaşım. Bu bölüm, çoğunlukla dinleme ve konuşma üzerine yapılandırılmış
iletişimsel yaklaşımın değerini ve faydasını analiz edecektir. Bu yaklaşımda öğrenci, öğretim
kursunun en başından itibaren performatif düzeye yönlendirilir. Burada dil öğrenicisi teorik
kurallarla veya bunların nasıl olması gerektiği ile ilgilenmez. Aksine, esas olarak anadil
kullanımına en yakın şekilde bu dil üzerinden başarılı bir iletişim kurmayı hedeflerler. Dilin
işlev gördüğü konuşma, dinleme ve pratik ortama odaklanarak, öğrencinin ayrıntılı dil
bilgisine ihtiyaç duymadan başarılı bir şekilde iletişim kurabilmesi beklenir. İkinci dil eğitimi
söz konusu olduğunda hem öğrenciye hem de öğretmene fayda sağlayabilecek bir orta nokta
bulmak için birbiriyle çelişen iki yaklaşım kısaca ağırlıklandırılacaktır. Çalışma, ikinci dil
öğretiminde daha iyi sonuçlar alınması için eğitimcilere yönelik önerilerle sonlandırılmıştır.
Anahtar Sözcükler: İkinci dil öğrenimi, iletişimsel yaklaşım, kuralcı dilbilgisi, evrensel
dilbilgisi, yeterlilik ve performans.