9. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Kongresi, Girne, Kıbrıs (Kktc), 18 - 22 Mayıs 2022, ss.132
Amaç: Hedefe yönelik tedaviler, son 10 yılda giderek artan sıklıkta
kullanılmaktadır. Hedefe yönelik tedavilerin sıkça kullanılmaya başlanmasıyla, yan etkileri ve bunların yönetimleri günlük pratiğimizde
önemli bir konu haline gelmiştir. Erlotinib, Epidermal Büyüme Faktörü Reseptörü (EGFR) nü hedefleyen oral bir tirozin kinaz inhibitörüdür
(TKI). Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde EGFR mutasyonu saptanan hastalarda etkinliği gösterilmiştir. Erlotinib ile ilişkili en sık yan etki
cilt toksisitesidir. Yapılan çalışamalarda cilt toksistesi görülme olasılığı
%62 ile %76 arasında değişmektedir. En sık görülen cilt toksisteleri akneiform raş, kuru cilt, kaşıntı ve paronişidir. Hastaların çoğunda
bu etkiler hafif ve geçici olmasına rağmen, bazı vakalarda tedavinin
kesilmesine yol açabilecek ve hastalık seyrini etkileyebilecek şiddette
olabilir. Biz bu vakamızda Erlotinib sonrası ilk 2 hafta içinde görülen
şiddetli papülopüstüler ve akneiform raş ile seyreden ve tedaviye ara
verilmesine yol açan bir vakayı paylaşmak istedik.
Olgu: 57 yaşında kadın hasta nefes darlığı ve sağ yan tarafta ağrı
şikayetiyle başvurdu. Tomografide plevral sıvı, multipl mediastinal
LAP ve kemik metastazları tespit edildi. Plevral sıvı sitolojisi Akciğer
Adenokarsinom metastazı olarak raporlandı. EGRF ekson 19 delesyonu tespit edildi. Hastaya 15.2.2022’de Erlotinib başlandı. Tedavi
başlangıcından iki hafta sonra yüzde, burun ve çene bölgesinde grade
3 akneiform ve papülopüstüler lezyonlar (Şekil 1a -1b) gelişmesi üzerine Cildiye önerisiyle steroidli krem başlandı. Erlotinib’e ara verildi.
Lezyonlar 3 hafta sonra grade 3 den 1 e geriledi (Şekil 2) ve tekrar
Erlotinibe başlanması planlandı.
Sonuç: Erlotinib tedavisinde en sık yan etki cilt toksisitesidir. Deri
döküntüsünün gelişimi ve yoğunluğu EGFR TKI etkinliği ile ilişkilendirilmiştir. Döküntü genellikle tedavinin başlanmasından 1-2 hafta sonra
çıkar ve vakaların çoğunda hafif ve geçici olmasına rağmen, hastaların
yaşam kalitesinde önemli etkiye sahip olabilir. Şiddetli ve kalıcı ise,
tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Bazı hastalardaki spontan iyileşme
ve immünosupresanlarla (kortikosteroidler) yönetilebilmesi, erlotinib
ile ilişkili döküntü gelişiminin immünolojik temelli olduğunun göstergesidir. Tedavide doksisiklin ve çok şiddetli vakalarda PUVA da kullanılmaktadır