Resilience, cilt.4, sa.2, ss.373-389, 2020 (Hakemli Dergi)
Sosyal altyapı alanları yoğun yapılaşma özelliği sergileyen günümüz kentsel yerleşmelerinde önemli kent içi boşlukları oluşturmaktadır. Kentlerimizin yüksek yoğunluklu yapılaşma dokuları ve bu doku içerisinde kapasite ve mekansal dağılım açısından yetersizlikleri gözetildiğinde, sosyal altyapı alanlarının öncelikle mevcut stokunun korunması gerektiği açıkça ortadadır. Öte yandan park, spor alanı, ilkokul gibi sosyal altyapı alanları, afet durumunda halkın toplanma amaçlı kullanabilmesi için uygun, farklı nitelikteki arazi kullanım türlerini oluşturmaktadır. Bu nedenle, potansiyel toplanma alanı niteliği taşıyan sosyal altyapı alanlarının korunması ve arttırılması, bu alanların afet durumundaki işlevselliği açısından da büyük önem arz etmektedir. Bu alanların korunabilmesi ve geliştirilebilmesi imar planı kararlarına, bu planlarda afet sorununa karşı gösterilen duyarlılığa ve toplanma alanlarına yönelik farkındalık durumuna bağlıdır. Bu çalışmada, afet durumunda toplanma alanı olarak kullanılabilme potansiyeline sahip sosyal altyapı alanları mercek alına alınmış ve bu alanların mevcut imar planlarındaki durumları incelenmiştir. Bu kapsamda çalışmada, örnek alan olarak seçilen İzmir kentsel yerleşik alan sınırı içinde yürürlükte olan uygulama imar planı kararları ile sosyal altyapı alanlarının mevcut durumları karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve değerlendirmeler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, sosyal altyapı alanlarının yaklaşık %80’ninin uygulama imar planı kararlarında mevcut durumu korunurken, %20’sinin uygulama imar planı kararlarında kısmen korunduğu ve/veya başka bir arazi kullanım kararına dönüştürülerek mevcut durumunun korunmadığı saptanmıştır. Bu kapsamda şehir planlama ve afet yönetimi disiplinlerinin ortak paydasını oluşturan sosyal altyapı alanlarına ilişkin geliştirilebilecek politikaların kentlerin afetlere karşı dirençliliğini artırma sürecindeki önemi uygulama imar planları bağlamında vurgulanmıştır.