Ege Üniversitesi 2. Uluslararası Felsefe Sempozyumu- Doğanın Ardından, 3 - 04 Kasım 2023, (Yayınlanmadı)
Gaia-politika: Yerkürede Yaşam, Politika ve Bilim
Ezgi Ece Çelik
Yerküredeki faillere dair süreçlere odaklanan felsefi soruları besleyen bilimsel yaklaşımlardan
biri James Lovelock’un Gaia hipotezidir. Lovelock’un yaklaşımında, yerkürede yaşayan
canlılar, gezegendeki kimyasal ve jeolojik koşulların yaratılmasına katkıda bulunan failler
olarak yorumlanır. Bu bilimsel çerçevenin oluşmasında biyolog Lynn Margulis’in önemli
katkısı vardır. Organik bakımdan başkalarıyla paylaşılmayan bir kendilik yoktur diyen
Margulis’in simbiyoz yaşamlara dair araştırmaları, doğa-kültür sürekliliklerine dikkat çeken
Donna Haraway’in çalışmaları için destekleyici niteliktedir. Yoldaş türlere ve doğa-kültürlere
ilişkin düşüncelerini oluştururken simbiyoz yaşamlara ve süreçlere dair araştırmalardan
etkilenen Haraway’e göre, hiçbir şey kendi kendini yapmaz, kendi başına gelişmez ve kendi
kendine yeterli değildir.
Doğa-kültür sürekliliklerine odaklanan bir başka düşünür olan Bruno Latour yerküre
bilimlerinden hareketle toplumu ortaklıklar ve yerkürelilik bağlamında yeniden tanımlarken
sadece insan failleri değil, insan-olmayan failleri de göz önünde bulunduran bir politika
arayışındadır. Bu bakımdan, ortaklıkların bilimi olarak sosyoloji, kesişim hatlarının, bir araya
gelişlerin, birlikte-oluşların incelenmesidir. Latour’a göre, yeni bir aşı pazarlandığında, yeni
bir gezegen sistemi keşfedildiğinde, her yeni durumda bir araya toplanmış şeylere dair
kavrayışımızı değiştirmemiz gerekir. Aşina olduklarımızdan farklı ortaklıklar kavrayışımızı
değiştirir; “biz”in ne anlama geldiği muğlaklaşır. Sıradan toplumsal bağlar olarak
görünmeyen bağlarla birbirimize bağlanmış gibiyizdir. Pandemi, virüs, deprem, fay hatları
bize bunları yeniden hatırlatır. Seller, kasırgalar, kuraklık ve iklim değişiminin etkileri sonucu
zorunlu göçlerin yaşandığı çağımızda ait olma duygusu bir krize girmiştir. Latour’a göre, bu
kriz duygusunu kaydetmek ve yeni bağlantıları takip etmek için başka bir toplumsallığın icat
edilmesi gerekir.
Bu bağlamda konunun etik boyutunu besleyecek önemli yaklaşımlardan biri Aldo Leopold’un
geliştirdiği Yerküre (Toprak) Etiği’dir. Leopold, insan-olmayan canlıları da kapsayan bir
topluluk tasarımı ve mülkiyet kavramına dair sorgulamasıyla konunun etik ve estetik
boyutuna odaklanır.
Lovelock, Margulis, Haraway, Latour ve Leopold gibi düşünürlerin yaklaşımları
doğrultusunda, bu çalışmada, politika ve etik yaklaşımlar bakımından yerküre bilimlerinin
rolü ve önemi tartışmaya açılacaktır.