24. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi, Antalya, Türkiye, 19 - 23 Ekim 2022, ss.69-70
Amaç: Bu çalışmada yeni tanı almış meme kanseri hastalarının labaratuar,
demografik ve histopatolojik ozelliklerin analizi ve tanımlanması amaçlanmıştır.
Gereç ve Bulgular: Çalışmanın evrenini Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi
Tıbbi Onkoloji polikliniğine 2018-2021tarihleri arasında tanı ve tedavi amacıyla
başvuran 200 (n=200) meme kanseri hastası oluşturdu. Hastaların verileri retrospektif
olarak incelendi. Devamlı değişkenler normal dağılıyorsa mean±SD,
normal dağılmıyorsa median (IQR) olarak verildi. Devamlı değişkenler Mann-
Withey U testi ile karşılaştırıldı. Kategorik değişkenler Ki-Kare testi ile karşılaştırıldı.
Sonuçlar %95’lik güvenaralığında, anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirildi.
Hastaların ortalama yaşı 57.36 idi. Ortalama hg 13.02,ferritin ise 110 idi.
Hastaların %22’sinde DM, %23.5’İnde KAH,%10’unda kronik akciğer hastalığı
vardı.%33 hasta premenapozal iken,%67 hasta postpenapozaldi.Hastaların yarısından
fazlasında tümör sağ lokalizasyonda idi.Hastaların litaratürle uyumlu
bir şekilde %65’i luminal tip,%27.5’i HER-2+ tip,%7.5’i triple negatif tipte idi.
Pre ve post menapozal hastalar arasında histopatolojik tip açısından anlamlı
bir fark bulunamadı. Ortalama CEA 15-3 düzeyi 99.3 idi ve CEA 15-3 ile D-vit
düzeyi arasında anlamlı ilişki yoktu. Albumin seviyeleri post ve premenapozal
hastalar arasında istatistiksel anlamda farklıydı. Anemi parametreleri açısından
postmenapozal ve premenopozal hastalar arasında istatistiksel anlamlı farklılık
dikkat çekti. 25-OH D vitamin düzeyi ile yaş arasında ilişki Pearson’s Korelasyon
testi ile değerlendirildi. (p=0.025)
Tartışma: Meme kanser biyolojisindeki önemli ilerlemelere rağmen, bireysel
hastalık seyri tam olarak henüz anlaşılmış değil. Çalışmamızda meme kanseri tanısı
konmuş hastalarda ortalama D-vit düzeyi düşük saptanmış olmakla beraber
artan yaş ile birlikte seviyesinde düşmede derinleşmektedir. Daha önce birçok
veri kemik sağlığının meme kanser gidişatını belirlemek için önemli olabileceğini
öngörmüştü. D vitamini ve bifosfanat kullanımının meme kanseri nüxü üzerine
etkisiyle ilgili tartışmalı çalışmalar bulunmaktadır. Postmenapozal meme kanserli
hastalarda D vitamini kullanımı hem hastalıksız hem de genel sağkalımı
uzatırken, kemik metastazı gelişme riskini azaltmaktadır. Çalışmamızda, kanser
hastalarında özellikle yaşlı grupta nutrisyonel eksikliklerin daha sık görüldüğünü
göstermiş olduk. Ferritin seviyesi kanser hastalarında daha yüksek ortalamada
tespit edilmiş olsa da, serum demiri ve transferin saturasyon yüzdesi daha
düşük değerdeydi. Bu durum ferritinin akut faz reaktanı özelliği de taşıması ile
açıklandı.
Sonuç: Sonuç olarak, kanser hastalarında tanı anında nutrisyonel parametrelerinin
rutin olarak değerlendirilmesini önermekteyiz. Bu sayede bu nutrisyonel
eksikliklerin tedavisi daha erken dönemde uygulanabilecek ve yan etkili profili
geniş olan gereksiz transfüzyonlardan kaçınılmış olacaktır.Ayrıca hastaların
genel sağkalım,artmış yaşam kalitesi gibi parametrelerinde iyileşme sağlanmış
olunacaktır.
Anahtar kelimeler: Meme kanseri, D vitamini, Anemi, Nütrisyon