Bir Rekreasyon Biçimi Olarak Çizim Ve Performans Birlikteliği


Creative Commons License

İlter Güven İ.

The Online Journal of Recreation and Sports, cilt.10, sa.2, ss.37-54, 2021 (Hakemli Dergi)

Özet

Günlük rutinlerden kaçış ve yenilenme arzusuyla sadece izleyici olarak değil sanatsal eyleme dahil olarak rekreatif bir alan açma, güncel sanat pratikleriyle mümkün hale gelmektedir. Özellikle sanatsal rekreasyon söz konusu olduğunda bireylerin içsel güdülerden tetiklendiği, buna bağlı olarak da sanatı bir aracı olarak kullandıkları söylenebilir. İçsel gereksinimlerle güdülenerek eser yaratmaya koyulan birey, sonuç olarak keyif ve duygusal rahatlamanın yanı sıra entelektüel ve sosyal bir doyum da sağlamaktadır. Bu bağlamda çalışma kapsamında 1960’ların sanat hareketlerinin etkisiyle eser, izleyici ve sanatçı arasındaki klasik kurgunun belirgin şekilde ortadan kalktığı disiplinlerarası eylemlerin etkisinden referans alan sanatsal eylemlere odaklanılmıştır. Bu süreçte sanatçıların çeşitli disiplinleri bir araya getirerek deneysel algılanan eylemler içine girdikleri görülmektedir. Hazır-nesne kullanımını izleyen süreçle birlikte performans, dolaylı olarak da bedenin esere dahil edilmesi süreci izlenmiş ve artık hiçbir sanatsal ürünü kendi sınırları içinde değerlendiremeyeceğimiz bir dönem başlamıştır. Sanatın biçimsel ve içeriksel dilinde gerçekleşen melezleşmelerle birlikte resim, heykel, fotoğraf gibi alanlar birbirlerinin içine geçmiştir. Bu noktada daha da ileri gidildiğinde performansın resim ve çizim diline ait sorunlarla birleşmeye başladığı görülebilir. Özellikle Pollock ve Klein gibi ikon sanatçıların açtığı yolun uzantısı olarak değerlendirebileceğimiz Trisha Brown ve sırasıyla onu izleyen kuşaktaki sanatçılar, çizim dili ve dansı birleştirdikleri bir yola girmişlerdir. Günümüze geldiğimizde Draw to Perform, Fabric, Segni Mossi, Portraits of Hope gibi sanatçı kökenli oluşumlar yürüttükleri yaratıcı terapi projelerinin temellerini bu isimlerden almakla birlikte bir toplum mühendisliği rolüne de bürünmüş görünmektedirler. Öyle ki sadece bahsi geçen sanatçıları temsil eden ya da onlara sergileme fırsatları yaratan kurumlar olmanın ötesine geçmiş; çocuk, genç, yaşlı, engelli bireyler gibi farklı kurgudaki yapılar ile toplumun her kesimine rekreatif bir alan yaratır hale gelmişlerdir. Çalışma kapsamında performans ve çizim sanatının melezlenmesinin tarihçesi ele alınırken, güncel pratikler içerisinde ürün veren sanatçılar ve biçim dilleri ele alınacak olup bahsi geçen toplulukların rekreasyon projeleri yoluyla toplumların refah ve mutluluk seviyesine yaptıkları katkılara değinilecektir.