Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt.21, sa.3, ss.683-714, 2019 (Hakemli Dergi)
Türk Dil Kurumuna göre kaçakçılık “Bir devletin yasalarına karşı gelerek yapılan
ticaret, gizli olarak, sezdirmeden kaçırma işi”dir. Kaçakçı ise yine aynı kurumun yaptığı
tanımlamaya göre; “Vergi vermeden, yasalarca alım satımı yasak edilen nesneleri yurda
sokma, yurttan çıkarma, gizlice alıp satma ve bundan bir kazanç sağlama” ve ya “yasal
olmayan gizli yollardan ve herhangi bir vergi ödemeden ülke dışından ülkeye mal
sokulması” eylemini yapan şeklinde tanımlamaktadır. Söz konusu eylem bir ülkeye gayri
yasal yollardan bir ticari malın getirilmesi kadar; aynı zamanda insan taşınması şeklinde
de olabilmektedir. Kaçakçı insan taşıdığı vakit şüphesiz onun gözünde insan da bir ticari
meta haline gelmektedir. İnsanın yasal olmayan tüm eylemleri gibi kaçakçılıkta tarih
boyunca dünyada insanın var olduğu hemen her yerde ve dönemde yaygın bir eylem olarak
gerçekleşmiştir. Günümüzde de devam eden bir eylem olmayı sürdürmektedir.
Anadolu yarımadası iki kıtayı birbirine bağlayan biz cazibe merkezi olarak her
çeşit ticari faaliyetin merkezi olduğu gibi kaçakçılık açısından da bir merkez olmaktan
kurtulamamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de tıpkı kendisinden önceki Osmanlı Devleti
gibi topraklarında ve sınırlarında kaçakçılığı önleyebilmek için kurulduğundan beri resmi
olarak çaba harcamaktadır.
Bu makale de Cumhuriyet’in ilk dönemi resmi belgelerinden hareketle Türkiye’nin
güney sınırı ve çevresinde kaçakçılık faaliyetleri ele alınacaktır. Bu süreçte devletin
bölgede kaçakçılığı önlemek için aldığı önlemlerden hareketle sözü geçen dönemde
Türkiye’de kaçakçılık olgusunun değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
According to the Turkish Language Institute, smuggling is "a trade done contrary
to the law of a state, the act of transferring secretly, surreptitiously". The same institution
defines the smuggler as a person who commits "the act of secretly importing, exporting,
buying and selling goods illegal to be traded and benefiting the same without paying any
tax", or the act of "importing goods into the country through illegal secret routes and
without paying any taxes". The act in question can be committed in the form of bringing
commercial goods into country illegally or as human trafficking. When the smuggler
traffics humans, it is certain that in his eyes, human becomes a commodity. Like all illegal
acts of human beings, smuggling has also always been a common practice in almost every
place and period in the world where human beings existed throughout history. Today it is
still an act committed continuously.
The Republic of Turkey, has been a state where smuggling has been committed
throughout its history (and undoubtedly today as well) due to its geography. Being a center
of attraction that connects the two continents, Anatolian peninsula could not escape from
becoming a center for smuggling as it is a center for any commercial activities. Since the
day it was founded, Republic of Turkey has been officially fighting against smuggling on its
territory and borders just like its predecessor, the Ottoman Empire.
This paper aims to evaluate the phenomenon of smuggling in Turkey during the
early Republican period, on the basis of the official documents from the era in question, the
smuggling activities in south of Turkey and its surroundings and the measures taken by the
state to prevent smuggling in the region.