Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yazarı Suzan Geridönmez’in Kitaplarında Beden İmgesi: Beden Sosyolojisi Açısından Bir İnceleme


Creative Commons License

Uslu E.

XI. Uluslararası Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Kurultayı (UTEOK 2018), Ankara, Türkiye, 04 Ekim 1018 - 06 Ekim 2018, ss.76

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.76
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Beden sosyolojisi açısından insan bedeni, toplumsal ve kültürel olarak kurgulanan, siyasal çelişmelerin odağında yer alan, güç ve otorite ilişkilerinde belirleyici olan çoğul bir yapıyı ifade eder (Canatan, 2015:23-25). Beden imgesi ise insanın kendi bedenini nasıl gördüğünü ifade eder ve büyük ölçüde toplumsal değerlerden etkilenir (Çakı, 2015: 309). Bu çalışmanın amacı beden imgesi konusunda duyarlığıyla bilinen çocuk ve gençlik edebiyatı yazarı Suzan Geridönmez'in kitaplarında beden imgesinin nasıl sunulduğunu belirlemektir. Bu çalışma genel tarama modelindedir. Çalışmanın veri kaynağını Suzan Geridönmez'in çocuklara ve gençlere seslenen basılı kitaplarının dilsel metinleri oluşturmaktadır. Çalışma grubunu ise tam sayımla elde edilen toplam altı kitap oluşturmaktadır. Verilerin çözümlenmesinde nitel araştırma yöntemlerinden içerik çözümlemesi kullanılmaktadır.  Çözümlemede alanyazında beden imgesinin  en temel iki belirleyicisi olarak belirlenen "yaş" ve" cinsiyet" (Nazlı, 2009: 62) "beden imgesi" ana kategorisinin iki alt kategorisini oluşturmuştur. İncelenen kitaplarda beden imgesinin "cinsiyet" kategorisinde kişilerarası düzeyde ve fiziksel çekicilik, akran ilişkileri gibi konularda; "yaş" kategorisinde ise  kurumsal/kültürel düzeyde ve aile, okul gibi konularda etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca kalıplaşmış, donuklaşmış  bir "toplumsal beden"e karşı bireyselleşmiş, özerkleşmiş bir "bireysel beden"  vurgusunun yapıldığı belirlenmiştir. Bu sonuç çocuk ve gençlik edebiyatındaki geleneksel bakış açısının değişmeye başladığını ve yerini yavaş yavaş bireyselleşmeye, özerkleşmeye, çeşitliliğin değer olarak görüldüğü bir anlayışa bıraktığının, bununla birlikte insan hakları ve demokrasi kültürüne daha fazla  katkı sağlamaya başladığının bir göstergesi sayılabilir.