XVII. Uluslararası Katılımlı Metabolik Hastalıklar ve Beslenme Kongresi , Antalya, Türkiye, 28 Nisan - 02 Mayıs 2024, ss.368-370, (Özet Bildiri)
Giriş:
Sitrüllinemi tip 1, arjininosüksinat sentetaz
enzim eksikliği sonucunda görülen, otozomal resesif geçişli bir üre döngüsü
bozukluğudur. Rezidüel enzim aktivitesine bağlı olarak, klasik tip (yenidoğan
döneminde bulgu veren), non klasik tip (geç bulgu veren), kadınlarda gebelik/postpatum
dönemde ortaya çıkan tip ve asemptomatik tip olarak çeşitli klinik tablolarla
ortaya çıkabilmektedir. Neonatal tarama programı (NTP) ile bu hastalara erken
dönemde tanı konulabilmektedir. Ülkemizde sitrülinemi NTP bulunmamaktadır ve
tanı alan hastaların çoğunluğu klasik sitrülinemi tipidir. Bu çalışmanın amacı,
klasik olmayan tip sitrülinemi tanılı hastaların tanı yaşı, klinik bulguları ve
moleküler bulgularını incelemektir.
Gereç ve Yöntemler:
Sitrülinemi tanısı biyokimyasal ve moleküler olarak konfirme edilen hastaların
dosyaları retrospektif olarak incelendi.
Klasik tipi düşündüren metabolik deompansasyon atakları, hiperamonemi
veya nörolojik bulgusu olan hastalar çalışmaya alınmadı. Kliniğimizde sitrülinemi tanısı ile takip edilmekte olan on
üç hastadan beşi (%38,4) klasik olmayan tip idi. Bu hastaların demografik,
klinik ve genetik bulguları dosyalarından kaydedildi.
Bulgular:
Klasik olmayan sitrülinemi hastalarından ikisi
yenidoğan taraması ile yanidoğan döneminde tanı aldı.
Hastaların üçü erkek idi. Tanı yaşı ortanca 21 ay (min-maks: 24 gün-15 yaş) idi.
Hastaların üçünde akrabalık öyküsü var idi. Hastaların hiçbirinde protein
aversiyon öyküsü yok idi. Hastaların ikisinde; brakisefali, seyrek saçlar,
belirgin glabella, kaba yüz görünümü, burun kökü basıklığı, hipoplazik burun
kanatları gibi dismorfik bulgular mevcuttu. Tanı anında tüm hastalarda amonyak
değerleri normaldi (ortanca 37; min-maks: 19-59 µmol/L); plazma sitrülin
düzeyleri hastaların üçünde yüksekti (ortanca 83; min-maks: 43-319 µmol/L).
Takiplerindeki en yüksek sitrülin düzeyi ortanca 107 (min-maks: 43-476) µmol/L
idi. Hastaların dördünde (%80) ASS1 geninde homozigot, birinde birleşik
heterozigot varyant saptandı. En sık saptanan varyant c.1085G>T (p.Gly362Val), missense mutasyon
idi (Tablo 1). Moleküler analiz sonuçları ACMG kriterlerine göre incelendi. Tüm
allellerin %80’inde patojenik varyant, olgu 4’te etkinliği bilinmeyen varyant
olarak sınıflandırıldı. Hastaların tümüne protein kısıtlı diyet tedavisi
önerildi. Hastaların takiplerinde amonyak yüksekliği saptanmadı.
Tablo 1: Olguların
demografik klinik, labaratuvar ve moleküler analizleri
|
Olgu |
Aile |
Tanı yaşı
|
Cinsiyet |
Akrabalık |
Başvuru nedeni |
Amonyak (µmol/L) |
Plazma Sitrülin
Düzeyi (µmol/L) |
ASS1 Gen |
|
#1 |
1 |
21 ay |
Erkek |
Var |
Dismorfik bulguları |
22 |
319 |
c.1085G>T/ c.1085G>T |
|
#2 |
1 |
11 yaş |
Erkek |
Var |
Dismorfik
bulguları |
19 |
50 |
c.1085G>T/ c.1085G>T |
|
#3 |
1 |
15 yaş |
Erkek |
Var |
Aile taraması |
37 |
43 |
c.1085G>T/ c.1085G>T |
|
#4 |
2 |
35 gün |
Kız |
Yok |
Neonatal tarama programı |
46 |
83 |
c.533C>T/
c.535T>C |
|
#5 |
3 |
24 gün |
Kız |
Yok |
Neonatal tarama programı |
59 |
217 |
c.1085G>T/ c.1085G>T |
Sonuç:
Bu çalışmada vakalarının çoğunda c.1085G>T
(p.Gly362Val) varyantı saptanmıştır. Literatürde klasik olmayan bulgular ile başvuran bireylerin
yaklaşık yarısında ASS1 geninde p.Trp179Arg,
p.Val263Met veya p.Gly362Val varyantlar bulunmuştur. Genellikle
patojenik olarak sınıflandırılan bu varyantı taşıyan bireylerin çoğunluğunun
beyaz ırk ve Türk kökenli olarak bildirilmiştir. Bir hastada rastlantısal olarak sitrülin yüksekliği
saptandığında; ayrıntılı tetkik edilmeli ve mutlaka ileri moleküler analiz
yapılmalıdır. Açilkarnitin analizi yenidoğan tarama programına
alındığında; tanı ve tedavi yönetimindeki karmaşıklıkları engellemek amacı ile
ülkemizde geniş sayıda sitrülinemi vakalarını içeren klinik ve genetik
bulgularını inceleyen çalışmalara ihtiyaç vardır.