Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği 42. Ulusal Kurultayı, İstanbul, Türkiye, 22 - 25 Ekim 2020, ss.147-148
Nazal Kanatta Bcc Eksizyonu
Sonrası Nazolabiyal Ada Flebi İle
Rekonstrüksiyon Olgu Sunumu
Adnan Menderes, Merve Terzi, Can Karaca, Alper
Geyik, Merve Özger, Tahir Babahan
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Plastik
Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı, İzmir
Giriş: Bazal hücreli karsinoma en yaygın deri kanseri
tipidir. Genellikle güneş ışınına maruz kalan baş boyun
bölgesinde sık görülür. İmmunsupresyon, PUVA tedavisi,
açık ten rengi, arsenik maruziyeti gibi çeşitli risk faktörleri
BCC etyolojisinde yer alırken sendromlara da eşlik edebilir.
Klinik olarak nodüler, morfeaform, yüzeyel yayılan gibi
pek çok formda görülebilirken histolojik olarak pek çok
alt tipi bulunur. Klinikte en yaygın nodüler tip izlenir. Lokal
invazyon gösterir ve çoğunlukla yavaş büyüme gösterirken
agresif seyreden formları da bulunur. Tedavide en çok
tercih edilen yöntem eksizyon iken kriyoterapi, radyoterapi,
imiquimob, 5-Flourouracil gibi alternatif tedavi yöntemleri
seçili hastalarda kullanılmaktadır.
Olgu Sunumu: Sol nazal kanatta kurutlu lezyon nedeni
ile dermatoloji kliniğine başvuran ve yapılan insizyonel
biyopsi sonucu BCC olarak raporlanan 42 yaşındaki kadın
hasta tarafımıza yönlendirilmiştir. Özgeçmişinde bilinen bir
hastalığı bulunmayan, 25 paket/yıl sigara kullanımı olan
hastanın kolesistektomi ve abdominoplasti operasyon
öyküsü mevcuttur. Soygeçmişinde babası lenfoma
nedeniyle ex olup ailede bilinen deri kanseri öyküsü yoktur.
Hastanın yapılan tetkiklerinde laboratuvar sonuçları normal
değerlerde olduğu görülmüştür. Fizik muayenede sol alar
grove ve nazolabial bölgenin kesişiminde üç mm çapında,
önceki yapılan biyopsiye sekonder olduğu düşünülen
kurutlu, sınırları düzensiz lezyon saptandı. Baş boyun
bölgesinde ele gelen lenfadenopati saptanmadı. Lezyona
sınır koyularak oluşacak defekt için nazolabial inferolateral
bazlı flep tasarlanarak çizildi. Lezyon dört mm sınır
koyularak eksize edildi ve kanama kontrolü sağlanması
ardından nazolabial bölgeden subkutan pediküllü ada
flep, oluşan defekte ilerletilerek defekte adapte edildi ve
5.0 poliglecaprone-25 sütür ile cilt sütüre edildi. Donör alanı primer sütüre edildi. Hastanın poliklinik takiplerinde
postoperatif birinci ayda sütürleri toplandı ve patoloji
sonucu bazal hücreli karsinom, çevre ve taban sınırlar salim
olarak raporlandı. Poliklinik takiplerinde flepte nekroz, yara
dehissansı, enfeksiyon saptanmadı.
Tartışma: Bazal hücreli karsinom tüm deri kanserlerinin
yaklaşık %80inin oluşturan lokal invazyon gösteren, yavaş
seyirli bir tümördür. En sık güneşe fazla maruz kalan baş
boyun bölgesinde saptanmaktadır. Alar rimde görülen
BCC eksizyonu sonrası oluşan defekti kapatmak için çeşitli
cerrahi yöntemler mevcuttur. En sık kullanılan flepler
nazolabial ve frontoglabellar bölgeden tasarlanır. Nazolabial
fleplerin dezavantajı yüzün estetik subunitlerinden biri olan
nazolabial foldda düzensizliğe yol açabilmesidir. Olgumuzda
bu subuniti korumak ve daha iyi bir estetik görünüm elde
etmek amaçlı nazolabial alandan subkutan pediküllü ada
şeklinde ilerletme flebi tasarlanmıştır. Bu sayede hem
estetik subunit olan nazolabial foldu daha çok korunmuş
hem de tek basamakta rekonstrüksiyon sağlanmıştır.
Sonuç: Estetiksel olarak değerlendirildiğinde, postoperatif
dönemde daha iyi sonuçlar elde edilmesi nedenli alar rim
tümör eksizyonu sonrası oluşacak defektlerde subkutan
pediküllü nazolabial fleplerin kullanılması, oluşan skarın
azaltılmasında ve hastanın skar açısından memnuniyetinde
artma sağlayabilecektir.
Anahtar Kelimeler: Alar, Bazal, Flep, Karsinom, Nazolabiyal