19. Aile Hekimliği Güz Okulu, Gazimagusa, Kıbrıs (Kktc), 24 - 28 Eylül 2025, ss.1, (Özet Bildiri)
Çocukluk Çağında Kronik Seyirli Büllöz İmpetigo: Olgu
Sunumu
Şeyma Delibaş, Vildan Mevsim
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile hekimliği Ana Bilim Dalı, İzmir,
Türkiye
Amaç: Büllöz impetigo, özellikle çocuklarda sık görülen,
Staphylococcus aureus kaynaklı, epidermisin yüzeyel tabakasında büllerle
karakterize, bulaşıcı bir deri enfeksiyonudur. Klinik olarak özellikle eller,
ayaklar ve yüz gibi travmaya açık bölgelerde içi sıvı dolu kabarcıklar (büller)
ile seyredebilir. Bu olgu sunumunda, yaklaşık iki yıldır tekrarlayan büllöz
lezyonlar nedeniyle başvuran bir çocuk hastada tanı ve yönlendirme sürecinin
değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Olgu sunumu
Bulgular: On iki yaşında kız hasta, ellerde ve ayaklarda içi sıvı dolu
kabarcıklar şikayeti ile aile sağlığı merkezine başvurdu. Şikayetlerin yaklaşık
iki yıldır ara ara ortaya çıktığı, dönemsel olarak azalıp arttığı öğrenildi.
Daha önce fusidik asit kullanımı ile lezyonların kısmen gerilediği, ancak
tamamen düzelmediği bildirildi. Ateş, eklem ağrısı, kilo kaybı, gece terlemesi
ve sık enfeksiyon öyküsü yoktu. Sistem muayeneleri normaldi; ağız içi lezyon,
genital ülser, lenfadenopati ve hepatosplenomegali saptanmadı.
Hastanın ifadesine göre bu süreçte skabies tedavisi (%5 permetrin losyon ve
şampuan) uygulanmış ancak lezyonlarda düzelme olmamıştı. Fizik muayenede
ellerde birkaç adet intakt bül, çok sayıda ekskoriye papül, üzeri krutlu
alanlar ve yer yer erozyonlar görüldü; ayaklarda benzer özellikte, daha sınırlı
lezyonlar mevcuttu. Eller dışında aktif döküntü izlenmedi.
Dermatoloji polikliniğine yönlendirilen hastadan biyopsi alındı. Histopatolojik
inceleme sonucu “fokal parakeratoz ve hiperkeratoz içeren yüzeyel epidermal
doku fragmanı” olarak raporlandı. Burun kültüründe S. aureus üremesi olmadı.
Sedim: 14 mm/saat, serolojik incelemede antirubella IgG (+), IgM (-); EBV EBNA
IgG (+), IgM (-); anti-CMV IgG (+), IgM (-) bulundu. Diğer hematolojik ve
biyokimyasal parametrelerde özellik yoktu. Hastanın dermatoloji polikliniğinde
takibi ve tedavisi devam etmektedir.
Sonuç: Bu olgu, kronik seyirli, tekrarlayıcı büllöz deri lezyonları ile
başvuran çocuk bir hastada büllöz impetigo tanısına birinci basamakta dikkatli
anamnez, fizik muayene ve uygun yönlendirme ile nasıl ulaşılabileceğini
göstermektedir. Atipik yerleşimli, tedaviye dirençli döküntülerde skabiyes gibi
yaygın tanıların yanı sıra impetigo gibi diğer diferansiyel tanıların da göz
önünde bulundurulması önemlidir. Birinci basamak hekimlerinin bu tür hastalık
tablolarını tanıma, izleme ve yönlendirme konusundaki becerileri, çocuk
hastalarda gereksiz tedavi ve hastane başvurularını azaltabilir.
Anahtar Kelimeler: Birinci basamak sağlık
hizmeti, Büllöz impetigo, Çocukluk çağı deri enfeksiyonları