13. Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Hücresel Tedaviler Kongresi, 2 - 03 Nisan 2021, sa.139, ss.135
Amaç: SARS-CoV-2 adlı koronavirüsün neden olduğu ciddi akut respiratuar yetmezlik sendromu WHO tarafından Mart 2020’de küresel salgın
olarak ilan edilmiştir. Ülkemizde ilk olgu Sağlık Bakanlığı tarafından 11
Mart 2020’de açıklanmıştır. Kanserli olgularda COVID-19 ilişkili yoğun
bakım ünitesi gerektiren, ciddi solunum yetmezliğine gidiş ve ölüm riski
normal populasyona göre iki kat daha fazladır. Hematopoietik kök hücre
alıcıları enfeksiyon ilişkili ve respiratuar komplikasyonlara daha yatkındır.
Bu nedenle otolog kök hücre nakli gerektiren olguların zamanlamasının
iyi netleştirilmesi, otolog ve allojenik kök hücre nakli uygulanacak olgular
için koruyucu önlemlerin transplant sonrası enfeksiyon izleminin, COVID19 enfeksiyonu olan olguların özel takibinin netleştirilmesi gereklidir. Bu
çalışmada pandemi dönemindeki hematopoietik kök hücre nakil deneyimimizin paylaşılması amaçlanmıştır.
Materyal-Metot: 15.03.2020-01.02.2021 arası Dokuz Eyül Üniversitesi Kök
Hücre Transplantasyon Ünitesi’nde izlenen 30 olgunun tanısı, klinik ve
demografik verileri geriye dönük incelendi. Tüm olgular ilk olarak negatif
basınçlı odaya yatırılmış, COVID-19 açısından PCR ile tarama testleri yapılmış, negatif çıkan olgular transplantasyon yapılmak üzere pozitif basınçlı
odalara alınmıştır.
Sonuçlar: 15.03.2020-01.02.2021 tarihleri arasında 30 olgu reinfüzyon için
yatırıldı. Tanılarına göre dağılımlarına bakıldığında %47’sini multiple myeloma, %27’sini Diffüz Büyük B hücreli Lenfoma, %7’sini Primer Santral Sinir
Sistemi Lenfoması, %3’ünü Primer mediastinel B hücreli Lenfoma, %3’ünü
Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma, %3’ünü Hodgkin Lenfoma, %6’sını
B-ALL (allojenik kök hücre nakli), %3’ünü AML (allojenik kök hücre nakli)
oluşturuyordu. Olguların K/E oranı 1.5/1, medyan yaşı 51.5’tu (Kadınlarda
53.8, erkeklerde 47.9). Yirmi-yedi hastaya (%90) otolog kök hücre transplantasyonu, 3 hastaya (%10) allojenik kök hücre nakli uygulandı. Sadece
bir multiple myeloma olgusu yatışındaki PCR pozitifliği nedeni ile pandemi servisine devredildi. Elli-yedi yaşında erkek hasta pandemi servisindeki 2 haftalık yatış süresi sonunda komplikasyonsuz taburcu edildi. PCR
negatifliğinden 45 gün sonra hastaya reinfüzyon yapıldı. Reinfüzyonun
+10. gününde nötrofil, ve trombosit engrafmanı sağlanan hastada ESBL+
E.coli dışında kültür üremesi olmadı ve şifa ile taburcu edildi. Relaps/refrakter hastalık nedeni ile otolog kök hücre nakli planlanan tüm hastalara
COVID-19 pandemisinden bağımsız, zamanında otolog kök hücre nakli
uygulandı. 3 multiple myeloma olgusunda mobilizasyon yapılmış, ancak
çok iyi kısmi remisyonda olmaları nedeni ile reinfüzyonları ertelenmiştir.
Bu dönemde Multiple myeloma hastalarının %14’ünde sadece G-CSF ile
mobilizasyon yapıldı. Relaps/refrakter ALL tanısı ile allojenik kök hücre
nakli uygulanan iki hasta izlemde COVID-19 enfeksiyonundan bağımsız
hastalık nüksü nedeni ile kaybedildi. Otuz beş yaşındaki tam uyumlu
kardeş donörden allojenik kök hücre nakli uygulanan AML olgusu +125.
Günde siklosporin tedavisi altında poliklinik izlemindedir.
Kemik iliği nakil ünitesinde COVID-19 pandemi döneminde en büyük
zorluk transfüzyon ihtiyaçlarının karşılanmasında olmuştur. Bu dönemde ihtiyaçlar hastaların akrabalarından sağlanmıştır. Özellikle trombosit
transfüzyonlarında bağışçı sorunu nedeni ile replasmanlarda gecikmeler
yaşanmış olmakla birlikte kanamadan hasta kaybedilmemiştir.
Sonuç: COVID-19 pandemi dönemi mutlak ihtiyacı olan hastaların zamanında kök hücre nakli uygulamasında gecikmeye neden olmamalı, her
hastaya yatışında ve izlemde şüphe durumunda mutlaka PCR testi uygulanmalıdır. Bu dönemde karşılaşılabilecek transfüzyon bağışçı sorunlarının
önüne geçebilmek için yatış öncesi hasta ve hasta yakınları bilgilendirilerek, ulaşılabilecek bağışçı listeleri oluşturulması bu sorunun önüne
geçebilir.