BCR-ABL NEGATİF KRONİK MİYELOPROLİFERATİF NEOPLAZİLERİN KLİNİK, DEMOGRAFİK, MOLEKÜLER VERİLERİNİN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ


Akşit Bozkına Z., Yavuz B., Özsan G. H., Demirkan F., Alacacıoğlu İ.

48. Ulusal Hematoloji Kongresi, Antalya, Türkiye, 2 - 05 Kasım 2022, ss.160-161

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.160-161
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş ve Amaç: BCR-ABL negatif myeloproliferatif neoplaziler, kemik iliğinde myeloid serinin aşırı üretimi ile karakterizedir.En sık görülenleri Polisitemia Vera(PV), Esansiyel Trombositoz(ET) ve Primer Myelofibrozdur(PMF).Kliniğimizde takipli üç grup hastanın klinik, demografik, moleküler verilerinin ve sağkalım analizlerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Materyal ve metod: Ocak 2012 ve Mayıs 2021 arasında 2016 WHO (World Healt Organization) kriterlerine göre tanı konulan tek merkezli çalışmada ET’li 230, PV’li 104 ve PMF’li 29 hasta olmak üzere toplam 363 hasta verisi retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Olguların %54,3’ü erkek, %45,7’si kadındı.Yaşları 18 ile 93 arasında olup ortanca yaş 58 idi.Hastaların %63.4’ünü ET,%28,7’sini PV, %8 ini PMF hastaları oluşturuyordu.JAK-2 mutasyonu PV’li hastaların %85,1’inde, ET’li hastaların %65,4’ünde ve PMF’li hastaların %60’ında pozitif bulundu. Altı hastada exon 12 testi bakılabildi ve iki tanesinde pozitiflik mevcuttu. ET hastalarında CALR pozitiflik oranı %37,3, PMF hastalarında ise %33,3 saptandı.Tanıda tromboz, PV’li hastaların %18’i, ET’li hastaların %19,1’i ve PMF’li hastaların %10,3’ünde saptandı.Takibinde tromboembolik olay geçiren hasta oranı %20,7 idi.Trombozların %25,3’ünü arteriyel, %11,5’ini venöz tromboz oluşturuyordu..Toplamda %4 atipik trombozlar (retinal ven-arter trombozu, serebrel ven trombozu, üst ekstremite arteryelvenöz tromboz, budd chiari,mezenter arter embolisi gibi) saptandı.Tanı anında kanama bulgusu mevcut olan yalnız üç hastamız olduğu görüldü. ET tanılı bu hastaların kliniklerinin hemorajik SVO,diş eti kanaması ve üst gis kanama ile prezente olduğu tespit edildi.Hastaların %9,6’sında eşlik eden sekonder maligniteler saptandı.Yapılan analizde %8,2 oranında tanı anında konstitüsyonel semptomlar saptanmıştı.Hastaların %56,5’sında hipertansiyon, %19,8’inde diabetes mellitus ve %14’ünde koroner arter hastalığı öyküsü tespit edildi.Tromboz olan grupta yaş medyan değeri 62 (IQR=21), olmayan grupta 55(IQR=22) olup iki grup arasında anlamlıfarklılık mevcuttu (p=<0,001).ET hastaları içinde trombozu olan 80 hastanın JAK2 pozitiflik sayısı 59 (%75,6),olmayan hastaların JAK2 pozitiflik sayısı 89 (%60,1) olup gruplar arasında anlamlı farklılık meydana gelmişti (p=0,02).Üç yüz yirmi hasta (%88,2) sitoredüktif tedavi almıştı.En sık kullanılan ilaç hidroksiüre (%85,7) idi.Tüm hastalara antiplatelet tedavi olarak asetilsalisilik asit tanı anında başlanmıştı.Sadece antiplatelet tedavi ile izlem tüm hastaların %11,5 ‘ini oluşturdu.Anagrelid tedavisi alan tüm hastaların %21,2 ‘si, PV hastalarının %4,8 ‘i, ET hastalarının %31,3 ‘ü olarak analiz edildi.Ruksolitinib tedavisi alan PMF hastalarının %51,7’sini oluşturdu. Lösemik ve fibrotik transformasyon oranı %1,6 ve %14,5 idi.Tromboz riski oluşturan anlamlı iki risk faktörü yaş (p<0,001) ve JAK2V617F (p=0,002) saptandı.10 yıllık sağkalım PV’de %90,3, ET’de %86 ve PMF hastalarında %58,6 idi.Tüm hastaların ortanca genel sağkalım süresi (OS) 239,4 ay (min. 0,92-max. 345,4) olarak izlenmiştir.%78,2 hasta hayatta kalmıştır. Sağkalım üzerine çoklu regresyon analizinde prognostik göstergelerden >65 yaş, anemi varlığı,tromboz öyküsü ve mutasyon analiz farklılığının anlamlı etkisi saptandı.Başlangıçta miyelofibrozu olmayıp (n=275) bizde olan takip sürecinde kemik iliğinde miyelofibroz bulguları saptanan hasta sayısı 40 (%14.5)saptanmıştı.Takibimizde başlangıçta miyelofibroz olmayan hastaların ortanca dönüşüm süresi 160.4 ay saptanmıştı.Takibimizde miyelofibroza ilerleyen hastaların dönüşüm sonrası ortanca sağkalımı (OS) 92,7 ay (min.71,6-max.113,7) saptanmıştı. Sonuç: Olguların demografik özellikleri diğer çalışmalara benzerdi. JAK2V617F mutasyon oranı literatür ile uyumludur.Yaş ve JAK2V617F mutasyon varlığı tromboembolik süreçler için önemli risk faktörleridir. Komplikasyonları önlemek amacı ile en sık kullanılan sitoredüktif tedavi günümüzde yerini koruyan hidroksiüredir. Anahtar kelimeler: Kronik miyeloproliferatif hastalıklar, tromboz, sağkalım