Musul İstanbul Bağdat Arasında Bir Müzik Köprüsü Musullu Hafız Osman


Creative Commons License

Uymaz T.

Uluslararası Sanat Tasarım ve Eğitim Dergisi, cilt.3, sa.3, ss.18-33, 2022 (Hakemli Dergi)

Özet

Tasavvuf, edebiyat, musiki ve kıraat ilimlerinin birbiriyle olan organik bağının önemli bir temsilcisi olan Musullu Hafız Osman

Efendi, İstanbul ve Arap ülkeleri arasında müzikal etkileşimi sağlamış önemli bir figürdür. Farklı bir kültüre mensup bir birey

olarak Musullu Hafız Osman Dede’nin Türk musikisine hizmetleri ve icra üslubuna dair tercihleri vurgulanarak, günümüz

sanatkârlarınca anlaşılması amaçlanmıştır.

Hafız Osman Efendi, Türk müziğiyle Arap müziği arasında bir köprü olduğu kadar, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne

geçiş döneminin de simgelerindendir. Osmanlı topraklarında Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde yaşanan siyasi değişimler

ve Batılılaşma sürecinin sebep olduğu musiki alanında yaşanan bazı yasakların sonucu olarak, doğu ile batı arasında sıkışan

Türk müzik kültürü, arabesk adı verilen bir sentez ortaya koyan müzisyenlerin elinde deforme olmaya başlamıştır. Bu sancılı

dönemin geçiş sürecinde klasik müziğine sahip çıkan Zekai Dede, Hüseyin Fahreddin Dede ve Tanburi Cemil Bey gibi musiki

üstatlarının meşk silsilesine dâhil olan Hafız Osman Efendi’nin nasıl bir köprü olduğu bu çalışma ile ortaya konmaya

çalışılmıştır.

Hafız Osman Efendi’nin yaşadığı dönem, çevresi ve seyahatleri incelenerek Türk müzik kültürüne etkileri saptanmıştır. Ortaya

konan bilgiler Osman Dede’nin münevver kimliğinin, manevi olgunluğunun, eserlerinin ve geliştirdiği kendine has icra

üslubunun gelecek kuşaklara örnek olması bakımından önem taşımaktadır.

Musullu Osman Efendi, musiki ve kıraat ilimlerinde taklitten tahkike bir yol olduğunun göstergelerindendir. Bu makalede,

taklit ve özenti aşamasında kalmadan kendi müzikal kimliğini keşfetmenin, geleneğe bağlı kalmak suretiyle, bir tekrarcı

olmadan geleneği içinden yenileştirerek, kendine has bir üslup geliştirmenin mümkün olduğu Osman Efendi özelinde

anlatılmıştır.

Osman Efendi, form ve coğrafya açısından türü ayırt edici üslubun müziğe etkilerinin net bir şekilde açıklanabileceği önemli

örneklerden biridir. Arap kökenli olmasına rağmen bestelediği Türk musikisi eserlerinde klasik Türk musikisi geleneğindeki

icra üslubuna bağlı kalmıştır. Musul’da yaptığı müziklerde ise bir Arap müzisyen olmanın hakkını vermiştir. Kur’an-ı Kerim

tilavetinde de Osman Efendi, Musul’da Kıraat ilimlerinde usta bir eğitimci haline gelmiş olmasına rağmen, İstanbul usulü

Kur’an tilavetini öğrenecek kadar bulunduğu kültüre sevgi ve saygı duymuştur. Bu hususun millî tilâvet üsluplarının

korunmasının ve kıymetlerinin anlaşılmasının önemine dair alt metnini vurgulamak makalenin hedefleri arasındadır. Çünkü

her kültürün genetik kodlarıyla, toplumsal karakteriyle, estetik algısıyla, milli musikisiyle, dili, konuşma tavrı ve ağız yapısıyla

şekillendirdiği sosyal ve bilişsel kendine has dil ve müzik geleneği olmalıdır.

Bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden literatür tarama, veri analizi ve tarihi kaynakların incelenmesi yöntemiyle

oluşturulmuştur.