Ebû Hanîfe’de Makâsıdî Tefsir


ÖZTÜRK M., DİNDİ E.

Tefsir Araştırmaları Dergisi, cilt.9, sa.2, ss.797-824, 2025 (TRDizin) identifier identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 9 Sayı: 2
  • Basım Tarihi: 2025
  • Doi Numarası: 10.31121/tader.1709745
  • Dergi Adı: Tefsir Araştırmaları Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Central & Eastern European Academic Source (CEEAS), TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.797-824
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Makâsıdî tefsir üzerine son dönemlerde ilgi artmış ve bu alana dair önemli çalışmalar ortaya konulmuştur. Yapılan çalışmaların önemli bir bölümünü literatür tanıtımları ve fıkıh merkezli makâsıd araştırmaları oluşturmaktadır. Bundan ötürü bu çalışmada İslam inanç tarihine yön vermiş, Ehl-i Sünnet’in itikadî ve fıkhî anlayışını şekillendirmiş ve hicrî ikinci yüzyılda dinamik aklın, maslahatın ve makâsıdın temsilciliğini yapmış olan Ebû Hanîfe’nin makâsıdî tefsir anlayışı tespit ve tahlil edilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede Ebû Hanîfe’yi akâid, ahlak, ahkâm ve usul yönünden ele alan tekfîr, tafdîl, metin tenkidi, iyiliklerin makbul olma şartları ve istihsân şeklinde beş ayrı başlık üzerinde durulmuştur. Bu sayede çalışma, sadece fıkhı konu alan makâsıdü’ş-şerîa sınırlarını aşmış ve makâsıdî tefsir niteliği kazanmıştır. Bu bağlamda araştırmada Ebû Hanîfe’ye nispet edilen risaleler, ilk dönem Hanefî kitapları ve Ebû Hanîfe ve Hanefî mezhebini makâsıd açısından ele alan araştırmalar kaynak olarak kullanılmıştır. Netice olarak Ebû Hanîfe’nin akâid, ahlak, ahkâm ve yöntemle ilgili meseleleri makâsıdî bir perspektifle yorumladığı, ayetleri tefsir ederken tikel deliller yerine Kur’ân, sünnet ve akla bağlı olarak geliştirmiş olduğu genel ilkeleri esas aldığı, görüşlerinde örf, zaruret, maslahat, ihtiyaç ve kamu yararı gibi gerekçeleri göz önünde bulundurduğu ve maslahata dayalı, çözüm odaklı ve insan merkezli bir akâid ve fıkıh sistemi geliştirdiği tespit edilmiştir. Ayrıca makâsıdî tefsir anlayışının köklerinden birine mercek tutan bu çalışmanın, aynı düşünceye sahip diğer ilim adamları için de yapılabileceği ve bu sayede makâsıdî tefsirle ilgili önemli bir boşluğun doldurulacağı kanaatine varılmıştır.
Recently, interest in maqāṣidī tafsīr has increased and important studies have been carried out in this field. However, a significant part of the studies are literature introductions and fiqh-centred maqāṣid researches. Therefore, in this study, it has been tried to identify and analyse the maqāṣidī tafsīr understanding of Abū Hanīfa, who shaped the history of Islamic belief, shaped the theological and jurisprudential understanding of Ahl al-Sunnah and represented dynamic reason, maslahah and maqāṣid in the second century of Hijri. In this framework, five different titles such as takfīr, tafdīl, textual criticism, conditions for the acceptability of favours, and is-tihsān, which deal with Abū Hanīfa in terms of aqīqah, ethics, ahkām, and methodology, have been emphasised. In this way, the study has exceeded the limits of maqāṣid al-sharīa, which deals only with fiqh, and has gained the character of maqāṣidī tafsīr. In this study, especially the treatises attributed to Abū Hanīfa, early Hanafī books and researches on Abū Hanīfa and the Hanafī madhhab in terms of maqāṣid were used as sources. As a result, it has been determined that Abū Hanīfa interpreted the issues related to aqīqah, ethics, ahkām, and methodology with a maqāṣidī perspective, that he based his interpretation of the verses on the general principles he developed based on the Qur’ān, Sunnah and reason instead of specific evidences, that he took into account the reasons such as custom, necessity, maslahah, need, public interest, etc. in his opinions, and that he developed a solution-oriented and human-centred aqīqah and fiqh system based on maslahah. In addition, it has been concluded that this study, which focuses on one of the roots of the maqāṣidī tafsir understanding, can be done for other scholars who have the same idea and thus an important gap in maqāṣidī tafsir will be filled.