Ebv İlişkili Mukokütanöz Ülser Olgu Sunumu


Creative Commons License

Vayvada H., Atalmış S. E., Geyik A., Güler S., Özger M., Çağlı H. B.

Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği 42. Ulusal Kurultayı, 22 - 25 Ekim 2020, ss.76-77

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Sayfa Sayıları: ss.76-77
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Ebv İlişkili Mukokütanöz Ülser Olgu Sunumu Haluk Vayvada, Safa Eren Atalmış, Alper Geyik, Selin Güler, Merve Özger, Hasan Basri Çağlı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı, İzmir Giriş: Cilt tümörlerinin tanı ve tedavisi plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanları tarafından geçmişten günümüze kadar başarıyla sürdürülmektedir. Cilt tümörlerinin çoğunluğunun benign natürde olmasına karşın malign cilt tümörlerinin insidansı ise ortalama yaşam süresinin uzaması, immünsüpresif birey sayısındaki artış gibi nedenlerden dolayı günden güne artmaktadır. Plastik cerrahi uzmanları klinik pratiklerinde en sık olarak bazal hücreli kanser, skuamöz hücreli kanser, malign melanom olguları ile sık karşılaşmaktadır. Lenfoproliferatif hastalıkların deri tutulumu da klinik bulgular açısından sıklıkla en sık karşılaşılan cilt tümörlerine benzerlik göstermektedir. Nadir görülen ancak birkaç farklı klinik bulgu ve anamnez ile diğer cilt kanserleri ve diğer lenfoproliferatif hastalıkların cilt tutulumlarından ayrılması mümkün olan EBV pozitif diffüz büyük B hücreli lenfoma ile bu hastalıktan organomegali ve LAP bulgularının olmamasıyla ayrılan EBV pozitif mukokütanöz ülserleri, bu çalışmada olgu örneğiyle sunulmuştur. Olgu Sunumu: Bilinen tip 2 diabetes mellitus, hipertansiyon ve myastenia gravis hastalıkları olan ve myastenia gravise yönelik azathioprine tedavisi alan 77 yaşında erkek hasta, kliniğimize sağ burun kanadı ve sol malar bölgede ülsere lezyonlar ile başvurdu. Bu şikayetlerine ek olarak odinofaji yakınması da eşlik etmekteydi. Doku biyopsi tanısı olmayan hastada ön planda SCC düşünüldü ve operasyon planlandı. Operasyon hazırlıklarının tamamlanması ardından tarafımızca operasyona alınan hastanın, yüzdeki lezyonları bir cm sınırla eksize edilip supraklaviküler bölgeden alınan FTDG ile defekt onarımı yapıldı. Aynı seansta preoperatif olarak nükleer tıp bölümünce Tc-99m ile işaretlenen sağ submandibüler bölgedeki sentinel lenf nodu eksize edilerek SLNB yapılan hasta klinik iyileşmesi ardından taburcu edildi. Takipleri sırasında patoloji sonuçları “mevcut lezyonlardaki lenfoid infiltratın ayırıcı tanısında “EBV pozitif Mukokutanöz Ülser” ve “EBV pozitif Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma” olasılıkları yer almaktadır.” olarak raporlandı. Hasta ek öneriler açısından değerlendirilmek üzere DEÜTF hematoloji ve onkoloji birimine danışıldı ve hastaya rituksimab ve ek kemoterapi rejimleri başlandı. Tartışma: EBV ilişkili mukokütanöz ülserler ise ilk olarak 2010 yılında Dojcinov tarafından 26 hastalık olgu serisiyle ayrı bir patolojik hastalık olarak tanımlanmıştır. Daha çok immünsüprese ilaç kullanan veya immünsüpresif komorbidleri (AIDS vs.) olan bireylerde ortaya çıkan lezyonlar olarak görülür. Lezyonların çoğunluğu orofaringeal mukozada (%52) yer almakla birlikte, deri (%29) ve gastrointestinal sistem (%19) tutulumları da görülmektedir. Hastalığın semptomları ise LAP’ların neden olduğu odinofaji ve buna bağlı olarak kilo kaybı ve akut batın olarak sayılabilir. Patolojik olarak EBV ilişkili diffüz büyük hücreli lenfomadan ayrımının güç olması nedeniyle klinik olarak LAP ve organomegali varlığı ile bu iki hastalık ayrılabilir. Tedavide ortak bir konsensus olmamakla birlikte immünsüpresif ilaç dozunu azaltma, radyoterapi, kemoterapi öne çıkmaktadır. Hastanın mevcut akut batın tablosu veya cilt tutulumları için cerrahi tedavi gerekliliği de doğabileceği gibi ülserlerin birden fazla lokasyonda ortaya çıkması ve sistemik tabloyla seyretmesi cerrahi tedavinin alternatifi olarak sistemik tedavileri ön planda tutmaktadır. 77 Sonuç: Bu olgu örneğinde de görüldüğü üzere özellikle immünsüpresif ilaç kullanan veya immünsüprese bireylerde ağrılı yutma ve hızlı progrese olan cilt lezyonları için EBV ilişkili mukokütanöz ülser hastalığını hatırlamak, gereklilik halinde ilgili branşlara hastayı danışarak sistemik taramaları sonrasında tedaviyi planlamak akılda tutulmalıdır. Anahtar Kelimeler: EBV, Mukokutanöz, Ülser