2022 Kartepe Zirvesi -Dirençli Şehirler ve Şehrin Dönüşümü, Kocaeli, Türkiye, 24 - 27 Mart 2022, ss.1-20
DİSİPLİNLERARASI - DİSİPLİNLERÖTESİ ÇALIŞMALAR VE
SAĞLIKLI KENTLER
INTERDISCIPLINARY - TRANSDISCIPLINARY STUDIES AND
HEALTHY CITIES
ÖZET
Kent yönetimleri, giderek
ihtisaslaşan bir alan olup iklim değişiklikleri gibi nedenler başta olmak
üzere, her tip güvenlik sorunu, sağlıklı kent yapısını korumak amacıyla
araştırılmaktadır. Aslında kentlerde çok yönlü düşünme ve pratik geliştirme
konusu yeni de değildir. Konu İlkçağ felsefecilerinden başlatılabilirse de
modern anlamda bu konuda en kapsamlı ilk belgelerin Atina Anlaşması (1933) ve
Avrupa Kentsel Şartı (1992) olduğu söylenebilir. Bu belgelerden bu yana kentsel
sorunların çözümü için çok yönlü düşünülmüştür. Nitekim başlangıçta “havayı
sorun etmiyoruz, yerleşim önemli” diye başlayan belgeler (Atina Anlaşması) ,
artık sosyal ve beşeri bilimler, fen bilimleri ve sağlık konularını kapsayan bütünleşik
sorgulamayı risk analizleri içinde değerlendirmektedir.
Son yirmi yılda, özellikle sosyal
bilimlerde disiplinler ötesi araştırma uygulamalarına artan bir ilgi olmuştur. Disiplinlerarası
etkin çalışmayı başarabildik mi? Kesinlikle hayır. Oysaki sosyal olarak bir
konu ve yarattığı sorun hakkında bilgi belirsiz olduğunda ya da sorunların
somut doğası bozulduğunda ve bu konularla ilgilenenler, uğraş edinmiş kişiler
için tehlikede olan çok şey ortaya çıktığında, disiplinler arası araştırmaya
ihtiyaç duyulmaktadır. Yoksulluk, sağlık, göç, kültürel dönüşüm, yeni gıda
ürünlerinin biyo mühendisliği… vb hepsi ile ilgili güvenlik göstergelerinden
olan iklim değişikliği ilişkilendirmesi gibi.
Nüfusun fazla olduğu kentlerde bu konular, kıra göre daha fazla fark edilmektedir.
Ancak her yerde sorun vardır.
Disiplin sınırlarını aşan bilgi
yaratmayı ve farklı disiplinlere ait metodolojileri bütünleştirmeyi amaçlayan
disiplinlerarası yaklaşımlar;
araştırmacılar ile paydaşlar arasındaki etkileşimden kaynaklanan ayrımı
kabul ederek çalışmaya başlar. Bu nedenle disiplinlerarası araştırma,
disiplinlerarası yansımaları ve metodolojileri içerir, ancak daha da ileri
giderek sorgular. Bu nedenle disiplinlerarası araştırma, karmaşıklık ve
belirsizlik ile karakterize edilen alanlarda uygulamalı araştırmayı tamamlar.
Paul Gibbons ve birçok araştırmacı
tarafından vurgulandığı gibi (1994) disiplinler arası bilginin üretimi, “bilgi
toplumu” sorgulaması ile önemle ele alınması gereken bir konu olarak iki temel
nedenle ortaya çıkmıştır.
1. Disiplinlerarası
gerçekleştirilen araştırmaların daha yaratıcı olması;
2. Farklı geçmişlere ve
bilgi/fikirlere sahip insanları bir araya getirerek uygulanabilir sonuçlara yol
açabilecek araştırmalar yapılabilmesi.
Ayrıca, Akademik ödüllendirme
sisteminin sürüklediği, anekdot/kısa özlü söz niteliğindeki kanıtlar ve bazı
kurumsal engellerin performansı aşırı derecede kısıtladığı da sorgulanmaktadır.
Uygulanabilirlik kuşkusuz önemli bir anahtar sözcüktür. Bu nedenle, disiplinlerarası
araştırmalara olan ilgi artık geniş bir yelpazede genişlemiştir. Akademisyenler
ve politika yapıcılar bu konuda çalışmaya isteklidir. Disiplinlerarası
çalışmalar gelişince yeni yeni göstergeler ortaya çıkmıştır. İlki, bir
araştırmadaki çok disiplinliğin derecesidir. İkincisi de disiplinlerarası
çalışan araştırmacıların ürettikleri makale sayısı vb. somut değerlerdir.
Bu makalenin temelinde,
disiplinlerarası çalışmaların önemi bilinse de,
sağlıklı kent yönetimi için veya mukavemetli kent yaklaşımının
sağlanmasında disiplinlerarası çalışmaların başarıya ulaşması için nasıl
çalışılması gerektiği konusu sorun alanı olarak tanımlanmıştır. Yazarın
disiplinlerarası çalışmalar nedeniyle kazandığı bilgi ve öğrenilmiş
derslerinden de tanımlayıcı alıntılar yapılacaktır.
Anahtar Sözcükler:
Disiplinlerarasılık,
Disiplinler ötesi Çalışmalar, Kentsel Direnç.
ABSTRACT
Urban administrations are an increasingly specialized field, and all
types of security problems, especially climate change-induced ones are being
studied in order to maintain a healthy urban structure. In fact, the topic of
multifaceted thinking and practical development in cities is not a new trend.
Although the roots of this subject can be found in the studies of philosophers
from the antiquity, the most comprehensive documents in the modern sense are
the Charter of Athens (1933) and European Urban Charter (1992). And these
documents show that urban problems have always been pondered upon in a
multifacated way. Hence we observe the evolution of these documents deriving
from a mentality of "we do not care much about the weather, the issue of
the settlements is the important factor" and then focusing more on a
holistic risk assessment entailing social sciences and humanities, life
sciences, and health.
Over the past two decades, there has been a growing interest in the
practice of transdisciplinary research, especially in the social sciences.
However, the answer to the question of whether we have achieved
interdisciplinarity is definitely not affirmative. However, interdisciplinary
research is needed when information about a topic and the problem it creates is
socially unclear, or when the concrete nature of the problems deteriorates and
a lot of things are at stake for those who are interested in these issues and
those who have worked on them. Examples of such topics can be listed as
poverty, health, immigration, cultural transformation, bioengineering of new
crops and climate change which is one of the safety indicators of all these
issues. In cities with a large
population, these issues are more noticeable than in the countryside. However
there are problems everywhere.
Interdisciplinary approaches aimed at creating knowledge that exceeds
the boundaries of those disciplines and integrating methodologies belonging to
different disciplines begin to work by acknowledging the decoupling that
results from the interaction between researchers and stakeholders. Therefore,
interdisciplinary research includes interdisciplinary reflections and
methodologies, but questions the issues by diving even further into the issue.
That is why interdisciplinary research complements applied research in areas
characterized by complexity and uncertainty.
As emphasized by Paul Gibbons and many researchers (1994), the
production of interdisciplinary knowledge has emerged as an important topic in
"knowledge-based societies" and there are two main reasons for this:
1.
Interdisciplinary
research are more creative and
2.
They bring
different people of different backgrounds and knowledge/ideas together and make
them work on studies that could nourish applicable results.
It is also questioned that anecdotal/laconic
statement-based evidence that is pushed by the academic reward system, and some
institutional barriers limit performance excessively. Applicability is undoubtedly an important
keyword. Therefore, the interest in interdisciplinary research has now expanded
to a wide range. Academicians and policy makers are willing to work on this
issue. As interdisciplinary studies have developed, new indicators have emerged
as well. The first of those indicators is the degree of multidisciplinarity of
a study. The second one is based on concrete values such as the number of
articles written by a researcher working in an interdisciplinary area.
The importance of interdisciplinarity is now known but the heart of this
article lies in finding a way to use interdisciplinarity for a successful and
healthy urban administration and the establisment of a resilient city approach.
Descriptive quotations will also be given from the author's prior work thanks
to the knowledge gained and lessons learned through working in
interdisciplinary studies.
Keywords: Interdisciplinarity, Transdisciplinary Studies, Urban
Resilience.