14. Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Hücresel Tedaviler Kongresi, Antalya, Türkiye, 10 - 12 Mart 2022, sa.44, ss.104-105
Amaç: The European Working Group for Sarcopenia (EWGSOP) 2018
kılavuzunda sarkopeni düşük kas kütlesiyle birlikte düşük kas gücü ve/
veya düşük fiziksel performans olarak tanımlanmış olup solid tümörlerde
yaygın olarak çalışılmıştır. Fakat hematolojik malignitelerdeki ve transplantasyon olgularındaki varlığı ve prognostik önemi yeteri kadar net
değildir. Bu çalışmada kök hücre nakli olan hastalarda sarkopeni varlığı ve
nakil başarısı üzerine etkilerinin araştırılması hedeflenmiştir.
Materyal-Metod: Mayıs 2021 ile Ocak 2022 tarihleri arasında nakil olan,
dahil edilme kriterlerini karşılayan 24 hasta çalışmaya alındı. Dahil edilme
kriterleri gönüllü olur formunu imzalamış olmak, ≥18 yaş olmak, otolog
ya da allojenik kök hücre nakli yapılmış olmak, dışlama kriterleri olarak ise
<18 yaş olmak, sekonder non-hematolojik malignitesi olmak, nöropati ya
da paralizi bulgularına sahip olmak, kronik karaciğer hastalığı, GFR<60 ml/
dk, konjestif kalp yetmezliği bulunmak olarak belirlendi.
Vücut kitle indeksine göre < 20.0 kg/m2 olan hastalar zayıf; 20.0 - 24.9 kg/
m2 olan hastalar normal kilolu; 25.0 -29.9 kg/m2 olan hastalar kilolu; > 30
kg/m2 olan hastalar ise obez kabul edildi.
Düşük kas kütlesi Biyoelektrik İmpedans Analiz (BİA) yöntemi ile değerlendirildi. BİA yöntemi ile vücut bileşiminin ölçümünde, TANİTA-SC-240MA
cihazı kullanıldı.
BİA ile iskelet kas kütlesi indeksi (SMI) erkeklerde ≤10,76 kg/m2
, kadınlarda
≤ 6,76 kg/m2
ise düşük kas kütle indeksi olarak kabul edildi.
Düşük kas gücü handgrip dinamometresi (TAKEİ 5401 Hand Dynamometer,
100 kg) kullanılarak değerlendirildi. Bu cihaz ile 3 ölçüm yapılarak, pik
değer ve 3 ölçümün ortalaması alındı. Kas gücü erkekte <30 kg, kadında
<20 kg ise düşük kas gücü olarak kabul edildi.
Reinfuzyon protokolü başlamadan 1 aylık süre içinde, reinfüzyondan 3
ve 6 ay sonra hastalar biyoelektrik impedans analizi (BİA), hand grip testi,
otur-kalk testi ile değerlendirildi. Nakil öncesi sarkopeni varlığına göre
hastaların engraftman günü, bakteriyemi varlığı, trombosit replasman
ihtiyacı ve nakil sonrası hastanede kalış süreleri ve 100.gün mortaliteleri
analiz edildi.
Bulgular: 24 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların ortalama yaşı 48 (23-
67) idi ve 16 hasta (%66) kadın idi. 3 hasta (%12.5) 65 yaş ve üzerindeydi.
2 hasta daha önce otolog nakil olup nüks nedeniyle allojenik nakil için
yatırılmıştı. Tüm hastalar arasında VKİ’ne göre 5 hasta (% 20,8 ) obez, 5
hasta (%20,8) kilolu, 9 hasta (% 37,5) normal, 5 hasta (%20,8) zayıf idi.
Nakil öncesi değerlendirmelere göre 4 hasta (%16,6) sarkopenik saptandı.
Bu hastaların yaş, kas gücü, SMI ve VKI değerleri tablo1’de gösterilmiştir.
Sarkopenik olan 4 hastanın VKİ’ne göre 3’ü zayıf, 1’i obez idi.
Sarkopenisi olan hastalarda kas gücü ve SMI anlamlı düşük idi (sırasıyla
p: 0.035; p:0.01) (Tablo 2). Sarkopeni varlığı ile cinsiyet, yaş, VKİ, tanı, nötrofil ve trombosit engraftman günü arasında anlamlı ilişki saptanmadı.
Sarkopeni olan olguların hastanede kalış süreleri daha uzun görünmekle
birlikte istatistiksel olarak anlamlı değildi (25±19 (3-49) x (23,5±10,3 (14-
55), p=0.83) (Tablo 2). Nakil öncesi sarkopenisi olan hastalarda parenteral
nutrisyon ihtiyacı daha sıktı. 100.gün mortaliteleri açısından değerlendirildiğinde sarkopeni saptanan 4 olgunun 2’si kaybedilmişti.
Sonuç: Sarkopeni allojenik kök hücre nakil hastalarında daha sık görülmektedir. Ancak allojenik kök hücre nakil hasta sayısı düşük olduğu için
sarkopeninin nakil başarısı üzerine etkisi net değerlendirilememiştir.
Sarkopeni olan olguların nakil sonrası izleminde parenteral nutrisyon
ihtiyacı daha fazladır.
Anahtar kelimeler: Sarkopeni, kök hücre nakli