19. Adli Bilimler Kongresi, Aydın, Türkiye, 3 - 06 Kasım 2022, ss.131-132
Giriş ve Amaç: Sağlık personelinin kusurlu eylemleri sonucu ortaya çıkan hastalık, sakatlık ve ölüm iddiaları, hasta
ve hasta yakınlarının bu konudaki bilgi düzeyinin artması, çeşitli sağlık politikaları, geçmişte yapılamayan bir takım
riskli işlemlerin günümüzde yapılabilmesi neticesinde gün geçtikçe artmaktadır. Bu duruma bağlı olarak sağlık
hizmetleri olumsuz etkilenmektedir.
Bu çalışmada tıbbi uygulama hatası kapsamında farklı bakış açısı ve yaklaşımları tartışarak; mevcut veriler ve
konuyla ilgili literatür bilgileri eşliğinde bilimsel tartışmalara katkıda bulunmak ve malpraktis olgularına yönelik
yapılan değerlendirmelerde izlenecek yöntemlerin tartışılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 01.01.2014 – 31.12.2021 tarihleri arasında Anabilim Dalımıza tıbbi uygulama
hatası iddiasıyla resmi makamlarca yönlendirilen ve bireysel başvuruda bulunan olgular retrospektif olarak
incelendi. Demografik veriler, iddiaya konu sağlık birimi, klinik birim, tıbbi uygulama hatası iddiasının konularına
vb. ilişkin bilgiler elde edildi. Veriler arasındaki ilişki SPSS 26.0 programı kullanılarak değerlendirildi ve etik kurul
onayıyla tez çalışması olarak yürütüldü.
Bulgular: 92 olgu değerlendirildi. Olguların %56,5’i (52) kadın, yaş ortalamasının 39,36 ± 19,32 olduğu görüldü.
İddialara konu en sık klinik branşın %58,7 ile cerrahi branş olduğu ve iddialara konu en sık klinik birimin ise %17,4
ile kadın hastalıkları ve doğum olduğu görüldü. Tıbbi uygulama hatası iddiasının konularına bakıldığında ilk sırada
56 olgu ile tedavi hatalarının yer aldığı görüldü.
Tartışma ve Sonuç: Ortaya çıkan istenmeyen durumun nasıl tanımlanacağı, komplikasyon vb. süreçlerin nasıl
yönetildiği ile öngörülen ve önlenebilen durumlar yönünden olgular ele alınmıştır. Adli tıp anabilim dalımızca
raporu düzenlenen malpraktis olgularının bu yönden irdelenmesi ve olguların değerlendirilmesinde izlenecek
yöntemler uluslararası kılavuzlar yönünden tartışılacaktır.